Faşist Kafaya Göre: Ermeni Dölü; Bize Göre: Sağlam Müzisyen: SERJ TANKIAN
Kitap Kılavuzu: Altı Yeni, İki Eski, İki Yabancı - Ragıp Duran
*****************************************************
Faşist Kafaya Göre: Ermeni Dölü; Bize Göre: Sağlam Müzisyen: SERJ TANKIAN

Rock ve heavy metal arenası pop alemine benzemez. Köken itibariyle daha uçlardadır rock-metal; ya en soldadır ya en sağda! Ortayolcu olmak zorunda olan Slayer, Megadeth, Metallica gibi popüler grupların bile ilk gençlik dönemlerine bakarsanız ne şiş yansın ne kabapçı olmadıklarını, ya çok sığ kafa sağcı ya da ilerici tutumlar aldıklarını görebilirsiniz (tabi bu grup üyeleri açısından da değişkendir; örneğin Avrupa kökenli Lars -Metallica- daha sosyal demokrat eğilimlerdeyken White Anglo Saxon Protestan James bildiğin kazmadır (redneck) veya Metallica'nın rahmetli bassçısı Cliff bariz soldadır vs). Dünyanın en politik gruplarından SOAD grubu da bazılarına göre solda bazılarına göre ise popülist bir yerde durmaktadır ama grubun ayrıksı elemanı Serj cidden enteresan ve mühim bir müzik adamıdır. Şarkıcılıktan şiir yazarlığına, politikadan multi enstrümanistliğe birçok farklı konu ile ilgisi olan ve bu yetenekleri ile birçok müzikseveri aynı anda hem kendisine hayran bırakan ve nefret ettiren Serj Tankian, yepyeni albümü "Harakiri" ile karşımızda! Serj Tankian'ın, albümünün ilk single'ı 'Figure It Out' adını taşıyor. 1994 yılında System of a Down ile çıkış yapmasının ardından 2007'de ilk solo albümünü yayımlayan Serj Tankian'ın yeni albümü "Harakiri", 11 şarkıdan oluşuyor.
*****************************************************
Kitap Kılavuzu: Altı Yeni, İki Eski, İki Yabancı - Ragıp Duran
İkisi komik (Zaytung + Rire et Chansons), biri futbol-u Kürdî (Diyarbakirspor), geri kalan matbuat, basın, medyaya ilişkin toplam sekiz kitaptan tadımlık fotografiler… İnternet ya da televizyon ekranından, belki de plajdan ya da işten güçten, tıkınmaktan muhabbetten zaman kaldıysa, karıştıralım şehvetli bir şekilde kitabın sayfalarını. O dokunuş ve o kokunun zevkine varmışsanız, hâlâ iyi bir insansınız demektir.
Herkes hesabını kitabını bilir ya, “altı yeni, iki eski, iki de yabancı” dersen toplamı on olur” diyen çıkacaktır mutlaka. Yeni / Eski ve Yerli / Yabancı kategorileri iç içe geçebilir, bu nedenle yabancı kitaplardan biri eski, biri de yeni olduğu için, sekiz yerine on gibi bir toplam çıksa da, sonuç olarak sekiz kitaptan söz edeceğim.
Önem ya da alfabetik sıra gözetmeden başlıyorum:

“Düğünde Kalabalık, Taziyede Yalnız” altbaşlığı ile yayınlanan Diyarbakırspor kitabını Faruk Arhan kaleme almış. Arhan, geniş ve derin çaplı bir araştırma ile okura, futbol – siyaset aksında Diyarbakırspor örneğini, özgülünü anlatıyor. Kronolojik bir sıra ile kentin futbol takımıyla ilişkileri irdelenirken, Diyarbakır’ın siyasî konumu dolayısıyla, takımın iç saha ve dış saha, yani kentin siyasal dinamikleri ve ulusal siyasî aktörlerle ilişkileri de sergilenmiş. İyi bir monografi.
“Diyarbakırspor”,
Faruk Arhan,
İletişim, 221 sf. ,2012

Ben en çok gazeteci ve diplomat anıları okurum. Anılarda, ciddi, bilimsel eserlerde bulunmayan ayrıntılar, bilgiler, yorumlar bulunur, üstelik de anılarda pek teori olmaz, hayat olur, hele iyi yazılmış anı kitabı, hem kişisel hem toplumsal tarihten güzel bir pencere açar okura. Türkiye’nin kalburüstü röportaj ve mizah yazarlarından, gazeteci Yalçın Pekşen’in 1989 basımı “Köpeği Isıran Adamın Peşinde” başlıklı kitabı, Pekşen’in özel olarak Cumhuriyet yıllarını anlatıyor (1966-88). Pekşen, kıvrak kalemi, gülümseten üslûbu ile o dönemin basın dünyasını, iç ilişki ve çelişkileri anlatıyor. Haber, röportaj ve gazeteciliğin güzel eski günlerinden bir dem…
“Köpeği Isıran Adamın Peşinde”,
Yalçın Pekşen,
Cep, 153 sf., 1989

Ignacio Ramonet, gazeteciliğe Paris’te Le Monde Diplomatique’in sinema yazarı olarak başlayıp seneler içinde Genel Yayın Yönetmenliğine kadar yükselen bir Latino. Medya ve iletişimin yanısıra küreselleşme ve neoliberalizm üzerine kitaplar yayınlayan Ramonet’nin son kitabı “Gazeteciliğin Patlayıp Dağılması” üzerine. Kitabın altbaşlığı “Kitle medyasından medya kitlesine”. Yazar, siyasî ve teknolojik alandaki yenilik ve değişikliklerden sonra gazetenin, gazeteciliğin, haber ve yorumun, makale ve röportaj ile mülâkatın yeni biçim, konum ve sahiplerini, tanım değişikliğini tahlil ediyor. “Gazetecilik ölüyor mu, yeni tür gazetecilik nedir” sorularına siyasal, ideolojik teknik ve meslekî yanıtlar arayan Ramonet, Facebook, Twitter, Wikileaks gibi internetin yeni olanaklarına da değiniyor. Yeni denilen medyayı merak eden, eski medyayı öğrenmek isteyen herkes için iyi bir kitap.
“L’explosion du Journalisme, Des médias de masse à la masse des médias”,
Ignacio Ramonet,
Galilée, 154 sf., 2011

1868 -1942 arasında Osmanlı ve Türkiye matbuat dünyasının önemli şahsiyetlerinden biri olan Ahmet İhsan Tokgöz’ün anılarını Alpay Kabacalı derlemiş. Servet-i Fünun gibi önemli yayın organlarını kurup yöneten Tokgöz’ün kişisel öyküsü, dönemin matbuat tarihiyle birebir çakışıyor. Osmanlı’nın son dönemlerinde gazetecilik-edebiyat-aydın dünyasının ne kadar iç içe olduğunu gösteren onlarca öykü aktaran Tokgöz, dönemin neredeyse tüm siyasî ve edebî şahsiyetleriyle birlikte çalışmış, Tevfik Fikret’ten Abdülhamid’e, Ahmet Cevdet’ten Enver Paşa’ya, Paris’ten Beyoğlu’na, Mekteb-i Sultani’den Sansürcübaşına kadar onlarca kişi ve mekân geçidini betimlemiş. Bugünkü medyanın zaaf ve (varsa) “müspet cihetlerini” keşfetmek için iyi bir rehber.
“Matbuat Hatıralarım”,
Ahmet İhsan Tokgöz,
İş Bankası Kültür, 414 sf., 3. Baskı 2012

Fransız mizahı aslında öyle İngiliz ya da Yahudi mizahı kadar özgün ve köklü olmasa da, Amerikan mizahı tabir edilen yüzeysel ve anlamsız kaba komikliklerden uzak durur. Fransa’da adı “Gülmek ve Şanson” olan bir radyo istasyonu var (www.rireetchanson.fr). Bizdeki stand-up’çılardan binlercesi Fransa’da mesleklerini icra ediyor, bu radyo istasyonu işte bu komiklerin / modern şaklabanların gösterilerini yayınlıyor. “Bir show bir şanson” ve tabii ki bol reklam formülüyle çalışan radyo başarılı. Kitap radyoda yayınlanan show ve fıkralardan bir “best of” niteliğinde: ”ABD’de akıllı adama ne denir? Turist”… “Bir sperm ile bir bankacının ortak yanı nedir? Her ikisinin üç milyonda bir, insan olma şansı vardır.”
Rire et chansons,
J’ai lu,188 sf.,1998

Hamza Aktan, yeni kuşağın parlak Kürt gazetecilerinden biri. Muhabirlikte ısrar ediyor, ancak işin teorisini boşlayanlardan değil. “Kürt Vatandaş” başlığıyla yayınlanan kitabında çok iyi bir yapı kurup 11 alanda Kürtlerin konumunu betimliyor, tahlil ediyor: Kürtleri, anadillerini, Kürt kentlerinde, Türk kentlerinde, siyasette, popüler kültürde, medyada, askerde, yurtdışında, genç olarak, okulda ve internette somut olarak, tanıklıklarla ve tahlillerle sergiliyor. Kürtleri, Kürt meselesini bilmeyenler, bilip de daha fazlasını öğrenmek isteyenler için bilgi dolu bir kitap. Aktan’ın perspektifi de özgün. Yani ne kaba Kürt milliyetçisi ne de Beyaz Kürt…
“Kürt Vatandaş”,
Hamza Aktan,
İletişim, 196 sf., 2012

Celal Başlangıç, Türkiye medyasının özellikle röportaj ve özel haber dallarında en iyi kalemlerinden biri. Uzun yıllar Cumhuriyet’te muhabirlikten büro şefliğine, temsilcilikten Yazı İşleri Müdürlüğüne kadar çeşitli kademelerde görev yapan Başlangıç, Radikal’de de kalıcı sayfalara imza atmıştı. Şimdilerde ne yazık ki aktif gazetecilikten biraz olsa da uzaklaşmış (uzaklaştırılmış) durumda, ama o bu fırsattan istifade edip eski yazılarını kitaplaştırıyor. Başlangıç’ın eski yeni tüm eserleri peyderpey Everest’ten çıkıyor. “Hayatın Rengi Gökkuşağı”nda Başlangıç, 44 sanatçı ve gazeteci ile yaptığı söyleşileri bir araya getirmiş. Kimler yok ki listede: Erkan Yücel, Haldun Dormen, Mazlum Çimen, Yaşar Seyman… Ara Güler, Fikret Otyam, Güneş Karabuda, Enis Rıza… Mülâkatların sonunda ilk yayın tarihleri var. En eskisi 2001, en yenisi 2007 yılında okurun karşısına çıkmış. Ama Başlangıç’ın taze, canlı üslûbu, bilgileri veriş şekli sayesinde tüm mülâkat-portreler sanki dün kaleme alınmış gibi. Hem içerik hem biçim bakımından önemli bir çalışma. Radikal okurlarının bile, eskiden okudukları bu yazıları topluca okuyunca başka bir ortamla karşılaşacakları kesin.
“Hayatın Rengi Gökkuşağı”,
Celal Başlangıç,
Everest, 239 sf., 2012
Bu haftaki son kitap bir derleme: Zaytung. “Dürüst, Tarafsız, Ahlâksız Haber” altbaşlıklı büyük boy kitapta 2009-2011 yılları arasında internet sitesinde yayınlanan üretimin bir tür best of’u var. Mizah eleştirisi bana yapılamaz gibi geliyor. Adamların bir mizah anlayışı var, o temelde bir üretim yapıyorlar. Beğenirsin beğenmezsin, ama kalkıp da şunu niye böyle yapmadınız, şurada şu espriyi yapsaydınız daha iyi olmaz mıydı türünden ukelâlıkları kaldıracak bir tür değil. Kitap sevenler için ve vakt-i zamanında aktüel / güncel esprileri kaçırmış olanlar için iyi bir derleme. Nedense astroloji bölümüne özel bir önem vermiş Zaytungçular. Kurgunun gerçeği kat kat aştığı bir memlekette mizah ne kadar yer kaplar?
“Zaytung 2009-2011″,
April, 136 sf., 2012
Okunacak kitap: “Pusu —Devletin Yeni Sahipleri”, Ahmet Şık, Postacı, 358 sf., 2012.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder