25 Temmuz 2012 Çarşamba

ÇANTA DA Kİ LER


Göz Görmez, Bilinç Görür! - Özcan Yaman


Mehmet Özer
NotaBena yayınevi
152 sayfa
“kardeşler uzatın ellerinizi/ çoğalsın ayak seslerimiz/ uzatın ellerinizi/ çoğalsın soluğumuz/ bir orman yangını gibi bir bahar salgını gibi/ uzatın/ yıkılsın korkunun kaleleri/ ışısın su/ dirilsin gün/ büyüsün nehir/ yırtılsın karanlık ey özgürlük merhaba/ ölmek için yaşadığımız yeter/ yaşamak için ölelim birazda “
Mehmet Özer


Görmek İçin
 ...
Mehmet Özer’in hazırladığı kuşe kağıda baskılı bol fotoğraflı bir otobiyografi kitap/albüm. Çoktandır elimde bir başından bir sonundan okuduğum ve ilk fırsatta yazmak istediğim bir kitaptı. Başta bir fotoğraf albümü olduğunu düşünmüştüm, fakat kapağını açınca bir otobiyografi olduğunu gördüm. Öznesi Mehmet Özer’in olduğu fakat yan öznelerle dolu dolu bir kitap. Hem Mehmet Özer’i tanıyoruz hem de fotoğrafla olan ilişkisini. Toplumsal muhalefette hemen hemen herkesin bilip tanıdığı Mehmet Özer kimdir? Ne yapar? Diye soranlara ilk elden yanıt veren bu yanıtlarını tanıdığımız şair, yazarlarla pekiştiren bir kitap “Göz görmez, Bilinç görür”.

Yedi ana bölümden oluşuyor. Kitapta Mehmet Özer’in fotoğrafla, hayatla ve gelecekle olan ilişkisi ele alınıyor. Tabii ki en vurucu nokta kitabın sonunda yer alıyor. Karabük Demir Çelik işçilerinin aralarında topladıkları para ile Mehmet Özer’e fotoğraf makinası alma kampanyası. İsim isim listelenmiş. Grevci işçilerin sınıf yoldaşlarıyla dayanışması. Biliyorum ki Mehmet Özer işçi sınıfının yanında değil. O sınıfın içinde, işçilerle birlikte nefes alan veren ve fotoğrafla görünür kılan. Yetmezse o davudi sesiyle uzun uzun şiirleri okur, yetmezse yazar . Gençlere yol gösterir, olanaklarını sunar. Kurduğu Toplumcu belgesel fotoğraf atölyesi hem teorilerin tartışıldığı hem pratik içinde mücadeleci bir okuldur. Kitapta yer almasaydı mutlaka eksik olurdu ki genişçe öğrencilerinin çalışmalarına da yer vermiş. Tabii ki dostları, Temel Demirer’den, Ahmet Telli’ye, Sibel Özbudun’dan, Şükrü Erbaş’a kadar, dahası fotoğraf ve Mehmet Özer’le olan özdeşliği anlatan yazı ve yorumlarıyla zenginleşmiş bir belgeselle karşılaşıyoruz. Kuru kuruya bir tanıklık değil, Mücadelesinde tanık olunanların sergilenişi görülüyor. Mehmet kitabını oluştururken üşenmemiş arşivlerden katmış sözlerini, fotoğraflarını. Zannediyorum son gözaltına alınmasının duygusallığı, aceleciliği hep önünde olmuş. Ya bitiremezsem, içeri alınırsam kaygısı...
Fotoğraf nedir? Ne olmalıdır? Diye soranlara bir cevap niteliğinde ve toplumsal mücadelede fotoğrafın yeri, önemi hep gösteriliyor, anlatılıyor. Hak mücadelesinde haklıdan yana olmak. Gerçekmiş gibi görünüşlere karşı hakikatin yol göstericiliğini rehber edinmiş ve bunu yaşamına uyarlamış bir bilgenin ağırlığı var kitapta. Yaşamın tüm yönleri direnişler, katliamlar, yoksulluklar mı yalnızca? Hayır çiçekler, kuşlar ve portreler de var güzel yarınları imleyen sezgilerin yansıyışları da.

Anlayacağınız ister fotoğrafla ilgilenin ister börtü böcekle ister sosyoloji ile bu kitap/albümü mutlaka edinin ve okuyunuz derim. Eline ve birikimine sağlık Mehmet usta...

Son söz olarak Mehmetin çağrısıyla noktalayayım: “...Sevgili okur, senin de tanık olduğun gibi bu kitabın oluşmasında ben sadece bir nedenim, asıl hazırlayıcılar yukarıda isimlerini saydığım dostlarım ve hayatı yaratan emekçiler büyük bir feda ruhuyla adaletsizliğe karşı halkın itirazını örgütleyen devrimcilerdir...”






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder