25 Temmuz 2012 Çarşamba

AVM'LERİN FESTİVAL ÇILGINLIKLERININ FATURASI KİME KESİLİYOR?

Sermaye ve belediye çevreleri, herkesin çılgınca alışveriş yaptığı günleri bir festival havasında geçirirken, AVM’de güvencesiz çalıştırılan işçiler ise en uzun mesailerini yaşayarak, tam bir kâbusu geride bıraktı. 

Ankara Ticaret Odası’nın açıkladığı rakamlara göre, yabancı turistlerin yaptığı alışverişlerin sayısı bu yıl yüzde 900 artış yaptı. Turistlerin geldiği ülkeler ise çoğunlukla ABD ve Ürdün olarak gözlemlendi. ABD’den gelenlerin yaptıkları artık yüzde 928’lik bir artış gösterirken, Ürdünlülerin yaptığı alışverişler ise yüzde 927 arttı. 

Kuveyt sermayesi ise kişi başı harcama yapanların arasında ilk sırayı alarak, kişi başı ortalama 362 lira harcadı. 

Belediye, Banka, Sermaye Örgütlerinin Tüketim Seferberliği 

Bir yandan kentsel dönüşümler sayesinde AVM’ler başta birçok rant merkezlerini, kente serpiştiren hükümet, özellikle büyükşehirlerde buradaki kar mekanizmalarının işlemesi için tüketimi de olağan gücü ile körüklemeye çalışmaktadır. 

Ankara’da Melih Gökçek örneği ile somut halleri gözlenen, bu itici gücün oluşturulmasındaki yaratıcılık yeteneği, belediyeler eli ile de şehirlerde paylaşılacak rantın büyütülmesini hedefliyor. Ankara halkının bu yıl büyük bir şaşa ve gümbürtü ile konserler, indirimler, çevresinde renkli ışıklarla donatılmış bir kent deneyimi, adeta bir eğlence fabrikasına tıkılan kurbanların, palyaço görünümlü yamyamlara yem edilmesini andırıyordu. 

Elbette tüketimi arttırmanın yolunun sadece Melih Gökçek’in Kızılay’ı gazinoya, Güvenpark’ı da Jurassic Park’a çevirmesi ile sağlanamayacağı bilinmektedir. Kapitalizmin 21. yy’daki tüketimi tetikleyici araçları, başta TV ve Internet olmak üzere alttan alta bu alışkanlığın oturtulmasında geniş bir reklam ağı örmektedir. Mutluluğun kaynağının tüketimde olduğu mesajı, bugün iletişim araçlarının tümünden geniş bir alana yayılmaktadır. 

Bu furyada belediyeler üzerine düşen görevi yapmakta, kentlerde tüm imkanları bu eğilime doğru itmekte, dar gelirli halkın alım gücü bankalar tarafından kredi ile borçlandırma yolu ile sağlanmakta, medya kolu da iletişim/reklam ağını oluşturarak bu çılgınlığın propagandasını yapmaktadır. Elbette bu tür “sıçrama, kampanya yaratma” projelerinin mimarı da sermaye örgütleri olmaktadır. 21.yy’ın “girişimci bireyleri” bunun için gittikçe sermayenin tekeline giren üniversitelerde hazırlanıyor.

Festivallerin En Ağır faturası AVM İşçilerinde 

Festival zamanı, yani “olağanüstü tüketim/alışveriş” günlerinde, en ağır çalışma koşullarına katlanmak zorunda kalan AVM işçileri elbette bu işin faturasını en ağır ödeyen kesimi oluşturuyor. Bugün güvencesiz çalışmanın merkezleri konumuna gelen AVM’lerde düşük ücretle, uzun mesailere boyun eğmek zorunda bırakılan işçilerin, bu “olağanüstü” günlerde daha da fazla çalışması, hizmet etmesi gerekiyor. Hem de fazla mesai ücreti almadan. 

Günümüzde hükümet tarafından işsizlik bir tür “utanç kaynağı” olarak değil, bir tür tehdit olarak algılatılmaya çalışılırken, bu tehdit altında en ufak bir hak talebinden mahrum bırakılarak AVM’lerde çalıştırılan işçiler taşeronlaşarak yoksullaşmanın da en somut örneğini oluşturuyor.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder