NE VAR?
Keçiören Halk Şenliği Bu Yıl 4+4+4'e Karşı...
Dünya Sinemasının AVM'si
"Cennetteki Çöplük'' İlk Kez Altın Koza'da
Modern Sinema Amsterdam’a Gidiyor
Kürt Filmleri Yolda!
Restorasyon Yapıyorum Derken Göz Çıkarmak
Lars Von Trier'in Yeni Filmi Yolda
Bilirkişi "Muzurevi" İsmine "Alıntı" Dedi
Mars'a Edebi Damga!
Altın Koza'dan Bir İlk
Alanis Morissette Yeni Albümüyle Geri Dönüyor
Keçiören Halk Şenliği Bu Yıl 4+4+4'e Karşı...
Keçiören 19 Mayıs Mahallesi Muhtarlığı tarafından yapılan halk şenliği bu yıl 4+4+4 eğitim sisteminin yarattığı sonuçlara dikkat çekmek üzere düzenleniyor.
“Okulumuza ve Çocuklarımızın Geleceğine Sahip Çıkalım” başlığı ile 8 Eylül Cumartesi günü 19 Mayıs Mahallesi Kapalı Pazar yerinde gerçekleştirilecek şenlikte Eğitim Sen Genel Başkanı Ünsal Yıldız’da bir konuşma yapacak.
19 Mayıs Mahallesi Muhtarlığı tarafından düzenlenecek halk şenliğinde bu yıl Ezginin Günlüğü, Oğuz Aksaç, Pınar Sağ Aydınlar, Aşık Gülabi, Grup Yolcu, Kadın Dayanışma Atölyesi Bağlama Grubu ve Ali Mürşid Göktaş sahne alacak.
(Muhalefet.org)
Dünya Sinemasının AVM'si
Her yıl 500-600 filmin sunulduğu Toronto Festivali dev bir 'sinema alışveriş merkezi' kimliğine büründü. Bu yıl Pelin Esmer'in 'Gözetleme Kulesi'nin ilk gösteriminin yapılacağı festival yıllardır Türk sinemasının nabzını da tutuyor.
“Pelin Esmer’in üçüncü filmi‘Gözetleme Kulesi’nin ilk gösterimi Toronto’da yapılacak.” Haber, geçen hafta bilgisayarlarımıza yansıdığında şaşırmadık. 1976’da “Festivallerin Festivali” adı altında, katıksız sinefil bir etkinlik olarak yola çıktıktan 15 yıl sonra hızla gelişmeye başlayıp devasa bir “Sinema Alışveriş Merkezi” kimliğine bürünerek“vazgeçilmez”leşen Toronto Film Festivali, son yıllarda genç Türk yönetmenlerin filmlerinin ilk kez gösterildiği etkinlik olma özelliğini sürdürüyor.
Kimler yok ki? Javier Bardem, Marion Cotillard, Penelope Cruz, Johnny Depp, Robert de Niro, Costa-Gavras, Bahman Ghobadi, Tom Hanks, Dustin Hoffman, Neil Jordan, Bill Murray, François Ozon, Goran Paskalyeviç, Sally Potter, Robet Redford, Vanessa Redgrave, Salman Rushdie, Naomi Watts ve yüzlerce ünlü konuk daha... Toronto Festivali, sinema dünyasının bir numaralı AVM’si…
(Cumhuriyet)
"Cennetteki Çöplük'' İlk Kez Altın Koza'da
Altın Koza Film Festivali kapsamında ''Cennetteki Çöplük'' isimli belgeselin Türkiye prömiyeri gerçekleştirilecek.
17 Eylül'deki prömiyere Fatih Akın da katılacak. Adana Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Zihni Aldırmaz, sinema dünyasının heyecanla beklediği 19. Altın Koza Film Festivali için geri sayımın sürdüğünü, gösterim bölümüyle ilgili detayların da netleşmeye başladığını söyledi.
Aldırmaz, ''Festivalin başlangıç tarihi olan 17 Eylül Pazartesi günü Fatih Akın'ın 'Cennetteki Çöplük' isimli belgesel filminin Türkiye prömiyeri gerçekleştirilecek. Filmin gösterimine Fatih Akın da katılacak. Festival programı her yıl olduğu gibi yeni iddialı filmlerden oluşuyor. Etkinlik sonuna kadar sinemaseverleri birbirinden güzel eserlerle buluşturacağız" ifadelerini kullandı.
(Cumhuriyet)
Modern Sinema Amsterdam’a Gidiyor
İstanbul Modern’in sinema filmleri eylül ayında Mannheim ve Amsterdam’a konuk oluyor. İstanbul Modern Sinema’nın yöneticisi Müge Turan’ın küratörlüğünü yaptığı yaptığı uzun metrajlı filmler, kısa filmler ve video sanatından örneklerin yer aldığı ‘Turkish Beat’ programı 20-26 Eylül tarihleri arasında Amsterdam’da gösterilecek.
Türkiye sinemasının yeni yönetmenlerinin son iki yılda çektiği ilk ve ikinci filmlerinin gösterileceği programın açılışı 20 Eylül Perşembe akşamı, Pathé Tuchinski’de gerçekleşecek. Açılış gecesinde ise kısa süre önce kaybettiğimiz Seyfi Teoman’ın yönetmenliğini yaptığı ‘Bizim Büyük Çaresizliğimiz’ gösterilecek.
‘Turkish Beat’in proğramında yer alan filmler arasında Orhan Eskiköy ve Zeynel Doğan’ın yönettiği ‘Babamın Sesi’, Raşit Çelikezer’in ‘Can’ı, Çiğdem Vitrinel’in ‘Geriye Kalan’ı, Mustafa Karadağ’ın ‘Vücut’u ve Sedat Yılmaz’ın ‘Press’i de yer alıyor. Program kapsamında gösterilecek bir diğer film de Hany Abu-Assad, Stefan Arsenijevic, Aida Begic, Eric Nazarian, Stergios Niziris, Omar Shargawi ve Josefina Markarian’ın yönettiği ‘Unutma Beni İstanbul ‘olacak.
20-23 Eylül tarihlerindeki programda bir de Bermuda Shorts Uluslararası Kısa Film Festivali düzenlenecek. Mannheim’da gerçekleşecek olan Festivalde, Metin Akdemir’in ‘Ben Geldim Gidiyorum’u, Ertuğ Tüfekçioğlu’nun ‘Direk Aşk’ı ve Mesrure Melis Bilgin’in ‘Tetrist’i gösterilecek.
İstanbul Modern Sinema, eylül ayının sonlarında bu etkinliklerle devam ederken, sezona da yeni Türkiye sinemasından bir programla başlıyor. 10 filmin yer aldığı bir seçki ile izleyicilerle buluşan Modern Sinema, bu seçkisini son iki yıldır adından söz ettiren, yurt dışında merak uyandırmış, vizyonda yeterince yer bulamamış, festivallerden ödüllerle dönmüş filmlerden oluşturuyor.
10 filmlik seçkinin dikkat çeken ismi ise Yönetmen/Yapımcı Seyfi Teoman. Filmlerin gösterimlerine yönetmen ve oyuncular da katılacak.
(Evrensel)
Kürt Filmleri Yolda!
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi bünyesinde açılan Aram Tigran Kent Konservatuvarı, 2 yıllık eğitim sonucunda bir yıllık tez çalışmalarının ardından ilk mezunlarını verecek. Konservatuvarda sinema bölümünde 16, müzikte 11, resimde 10, tiyatroda 10 ve halk dansları bölümünde 5 öğrenci, stajlarını tamamladıktan sonra konservatuvarın ilk mezunları arasındaki yerini alacak. Eğitimde 2 yılını doldurmuş sinema bölümünde okuyan öğrenciler ilk çalışmalarını yaptı. Toplumsal sorunların ele alındığı çalışmalarda kısa ve belgesel tarzında üretilen filmlerde Kürtçe dili hakim oldu. Konservatuvar, yeni eğitim yılında Kürt dili ile eğitim vermeye devam edecek. Yeni eğitim yılı için kayıtların 27 Ağustostan 5 Ekime kadar devam edeceği belirtilirken, kayıt sonrası yapılacak mülakatın ardından öğrenciler konservatuvara alınacak.
'KÜRT DİLİ YAPILAN FİLMLERDE YAŞAYACAK'
Aram Tigran Kent Konservatuvarı eğitmenlerinden ve Yönetmen Ekrem Heydo, Kürt dilini yapılan filmlerde yaşatmayı arzuladıklarını belirterek, Kürtçe eğitim ile filmlerin yapımlarının gerçekleştiğini ve film yaparken takip edilen aşamaların hepsinde Kürt diliyle yürüdüklerini vurguladı.
(Evrensel)
Restorasyon Yapıyorum Derken Göz Çıkarmak
İspanya'da İsa'yı tasvir eden bir kilise resmi, "iyi niyetli" bir çaba yüzünden mahvoldu.
İngiliz Guardian gazetesinden Sam Jones’un haberine göre, İspanya’nın kuzeyindeki Borja kentinde bulunan Santuario de la Misericordia kilisesinin duvar resimlerinden birisi, “iyi niyetli” bir yaşlı kadın tarafından restore edilmeye çalışıldı. 19. yüzyılda Elias Garcia Martinez’in yaptığı duvar resmi, şu an tanınmaz halde. Ressamın ailesi ise durumdan hiç memnun değil.
Gazetenin, şehir konseyinden yapılan açıklamaya dayandırdığı haberine göre olay şöyle gerçekleşti: Adı açıklanmayan, sadece 80’lerinde olduğu ifade edilen Borja şehri sakini bir kadın, kiliseyi gezmekteydi. Gezintisi sırasında kamçılanan bir İsa tasvirinin boyalarının döküldüğünü fark ederek, çizimi düzeltmeye karar verdi. Fakat “işlerin kontrolden çıktığını” fark eden yaşlı kadın, yaptığı şeyi otoritelere itiraf etti. Öte yandan kadının kimseye yakalanmadan bu işi nasıl yaptığı konusunda bir bilgi verilmiyor.
19. yüzyılda Elias Garcia Martinez’in yaptığı “Ecce Homo” isimli resim mahvolsa da, şehir konseyinde görevli olan Juan María de Ojeda, söz konusu kadının “spontane ve iyi niyetle” hareket ettiğini açıkladı. Bu yüzden kadına bir ceza verilmeyecek ama, ressamın akrabaları durumdan hoşnut değil. Yerel bir gazete olan El Heraldo de Aragón’a göre Martinez ailesi, alelade bir bireyin kafasına göre restorasyon işleri yapmaya karar vermesi yüzünden mutsuz olduklarını dile getirdi. Aile şimdi, yapılan işlemin geri alınamayacak boyutta olmasından korkuyor. Öte yandan, kadının verdiği zarar ve kullandığı malzemeler uzmanlar tarafından inceleniyor. Uzun vadede, profesyonel restorasyon görevlilerinin bu amatörce yapılmış resim katmanını silip, resmi orjinaline uygun olarak restore edebilmeleri umut ediliyor.
(Radikal)
Lars Von Trier'in Yeni Filmi Yolda
Lars von Trier, yeni filmini tüm dünyada izlenebilmesi için 'hardcore' ve 'softcore' olmak üzere iki versiyonda çekeceğini açıkladı.
Lars von Trier in yeni filmi 'The Nymphomaniac' yine bir ilke imza atıyor
'The Idiots', 'AntiChrist' ve 'Melancholia' gibi 'aykırı' filmlerini yaratıcısı Danimarkalı yönetmen Lars von Trier’in yeni filmi 'The Nymphomaniac' yine bir ilke imza atıyor. İlginç konusuyla dikkat çeken filmin oyuncu kadrosu da yavaş yavaş belli olmaya başladı.
Bir kadının doğumundan 50 yaşına dek uzanan yaşam sürecindeki cinsel yaşamını konu edinecek olan film; tüm dünyada izlenebilmesi için 'hardcore' ve 'softcore' olarak iki versiyonda çekilecek. Oyuncu konusunda ise şu an için kesinleşen isimler arasında Stellan Skarsgård yer alıyor.
GERÇEKTEN SEVİŞECEK
Filmin başrol oyuncularından Shia LaBeouf ise filmdeki seks sahnelerinde rol arkadaşıyla gerçekten sevişeceklerini açıkladı. MTV’ye verdiği röportajda seks sahnelerinin gerçek olacağını şu sözlerle duyurdu: “Filmde gerçekten sevişeceğiz. Yayınlanması yasak olan kısımlar buzlanacak, onun dışındakiler filmde yer alacak. Agresif bir film olacak.”
Filmde sevişeceği aktristin de Charlotte Gainsbourg olacağı söyleniyor.
(Radikal)
Bilirkişi "Muzurevi" İsmine "Alıntı" Dedi
Senarist Selek'in, Müjdat Gezen Tiyatrosu'nda sahnelenen "Muzurevi" oyununun isminin kendi senaryosundan alındığı iddiasıyla Müjdat Gezen'e açtığı tazminat davasında rapor hazırlayan bilirkişi, "Muzurevi" isminin Selek'in eserinden "alıntılandığını" bildirdi.
Senarist Dilara Dilek Selek'in, Müjdat Gezen Tiyatrosu'nda sahnelenen “Muzurevi” oyununun isminin kendi senaryosundan alındığı iddiasıyla Müjdat Gezen'e açtığı tazminat davasında rapor hazırlayan bilirkişi heyeti, “Muzurevi” isminin Selek'in eserinden “alıntılandığı” görüşüne vardı.
Selek'in, “Muzurevi” adlı oyunun isminin kendisine ait olduğunun tespit edilmesi ve tazminat ödenmesi talebiyle, Ankara 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nde Gezen'e açtığı davada, üç kişilik bilirkişi heyetinin hazırladığı rapor mahkemeye ulaştı.
Raporda, Selek'in yazdığı senaryo ile Gezen'in oyununda hikayelerin geçtiği yerin huzurevi ve adlarının “Muzurevi” olduğu belirtildi, ancak karakterler, konu, olay örgüsü ve dilin kullanılışı bakımından benzerlik bulunmadığı belirtildi.
İki hikayede de olayların komedi unsuruyla işlendiği, bununla birlikte hikayeler, yaşanan olaylar, seçilen ifadeler ve sunum ile konuların dizilişinin farklı olduğu bildirilen raporda, “Açıklanan nedenlerle dava konusu eserlerin birbirinden farklı olduğu, birinin diğerinden alıntılanamadığı kanaati hasıl olmuştur” denildi.
Dosyadaki bilgi ve belgeler ile tanık beyanlarını değerlendiren bilirkişi heyeti, Selek'in eserinin, Gezen'inkinden önce oluşturulduğu kanaatine vardı.
Eserin, daha önce Selek tarafından Gezen'in maiyetinde bulunan kişilere verildiğine ilişkin tanık beyanlarına dikkat çekilen raporda, “Davalının, bu suretle vakıf olduğu davacıya ait eseri gördükten sonra, kendi eserini oluştururken iktibas veya intihal olarak nitelendirilemeyecek şekilde bu eserden esinlendiği, davacıya ait eserin muhtevasıyla aynı mahiyette olmasa da huzurevinde cereyan eden olayları konu edindiği, diğer bir deyimle iki eserde geçen olay yeri bakımından bir iktibasın olduğu söylenebilir. Bununla beraber, yüce mahkemenin takdirinde olmakla birlikte, bu tür bir iktibasın tek başına hukuka aykırılık teşkil etmeyeceği düşünülmektedir” denildi.
“TESADÜF SAYILAMAYACAK BİR OLGU”
Öte yandan, esere konu olayın gerçekleşme yeri dışında, Gezen'in oyununda Selek'e ait “Muzurevi” adının da aynen kullanıldığına işaret edilen raporda, fikir ve sanat eserlerinin umumen kullanılmayan ve ayırt edici bir vasfı bulunan adlarının, alametlerinin ve dış şekillerinin, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun 83. Maddesi'nin koruması altında olduğu vurgulandı.
Raporda, şu değerlendirmelere yer verildi:
“Dava konusu esere verilen 'Muzurevi' isminin, huzurevlerine yönelik olarak umumen kullanılan bir isim olmaması ve okuyucu veya izleyici nezdinde ilgi uyandıracak ölçüde bir özgünlük taşıması sebebiyle ayırt edicilik vasfı taşıdığına şüphe yoktur. Dolayısıyla bahse konu ismin kanun kapsamında korunmaya değer bir eser ismi olduğu düşünülmektedir.
Her ne kadar davalının (Gezen) tanıkları tarafından, davacının 'Muzurevi' senaryosunu gördükleri, ancak bundan Müjdat Gezen'e bahsetmedikleri ifade edilmiş olsa da meslekleri icabı senaryo türünde iştigal eden bu kişilerin böyle bir senaryodan bahsetmedikleri halde, Gezen'in yakın tarihlerde, aynı ismi taşıyan ve huzurevinde geçen olayları konu alan bir senaryo yazmış olması, hayatın olağan akışıyla bağdaşmayacak ve tesadüf sayılamayacak bir olgudur.”
Bilirkişi raporunda, ismin oyunun gelirine katkısı yüzde 30 olarak hesaplanarak, bu orandaki gelirin Selek'e ödenmesi kanaatine varıldığı belirtildi.
(Radikal)
Mars'a Edebi Damga!
Curiosity'nin Mars'ta indiği yere ünlü yazar Ray Bradbury'nin anısına "Bradbury Landing" adı verildi.
ABD Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi'nin (NASA) uzay aracı Curiosity'nin Mars'ta indiği yere, geçen ay 91 yaşında ölen Amerikalı ünlü bilim kurgu yazarı Ray Bradbury'nin anısına "Bradbury Landing" (Bradbury iniş alanı) adı verildi.
NASA'nın Mars keşif programı yetkilisi Michael Meyer, Ray Bradbury'nin yüzlerce öyküsü ve yaklaşık 50 romanıyla ölümsüzler arasına girdiğini, kitaplarından ilham aldıklarını, "The Martian Chronicles"ın (Mars Yıllıkları) Curiosity'ye ilham verdiğini ve Mars'da bir yaşam biçiminin mümkün olabileceği düşüncesini akla getirdiğini belirtti.
Çocukluk hayallerini ve Soğuk Savaş dönemindeki korkularını telepatik Marslılara ve kara sevdalı deniz yaratıklarına dönüştüren yazarın en çok bilinen kitapları, 1950'de yazdığı kısa hikayelerden oluşan ve 30 dilde yayımlanan "The Martian Chronicles" ile 1953'te yazdığı, filmi de yapılan, başyapıtı “Fahrenheit 451”.
(Radikal)
Altın Koza'dan Bir İlk
Film Yönetmenleri Derneği, 19. Altın Koza Film Festivali’nde ‘Film-Yön En İyi Yönetmen’ ödülü verecek. Benzerleri yurtdışındaki festivallerde gerçekleştirilen uygulama Türkiye’de bir ilk olacak.
17-23 Eylül tarihleri arasında düzenlencek 19. Altın Koza Film Festivali kapsamında, Film-Yön de bir ödül verecek.
Film-Yön Jürisi; Tunç Başaran, Biket İlhan ve Hüseyin Karabey’den oluşuyor. Jüri, yarışma içi ve yarışma dışı tüm yerli yapımları izleyerek birine ‘Film-Yön En İyi Yönetmen Ödülü’ takdim edecek.
Film-Yön’ün konuyla ilgili değerlendirmesi ise şöyle;
“Film Yönetmenleri Derneği olarak, sinemamızı ve dolayısıyla yönetmenleri daha yakın takibe almak amacıyla bu yıl 19. Altın Koza Film Festivali ile ortaklaşa bir ödül bölümü açtık. Bu kapsamda Film-Yön üyesi üç kişilik jüri, festivale katılarak yarışma içi veya dışı tüm filmleri inceleyecek. İçlerinden birine Yönetmenler Derneği’nin ‘Film-Yön En İyi Yönetmen Ödülü’nü verecek. Bu ödülü verirken jürimizin en temel bakışı ‘yönetmen sineması’nın ışıklarını ve ayrıcalıklarını görmesi olacaktır. Burada temel hedef sinemanın temel yaratıcısının, yani yönetmenin daha iyi tanımlanması, farklılığının algılanması konusunda bir pencere açmaktır. Dolayısıyla seyirci açısından da, yönetmen sinemasının daha iyi algılanması konusuna dikkat çekmeye çalışmış olacağız”.
“Film-Yön En İyi Yönetmen Ödülü” 22 Eylül tarihinde yapılacak Ödül Töreni’nde verilecek.
(Ntvmsnbc)
Alanis Morissette Yeni Albümüyle Geri Dönüyor
Grammy Ödüllü sanatçı Alanis Morissette’in uzun zamandır beklenen 7. stüdyo albümü “Havoc And Bright Lights” Eylül ayında müzik severlerle buluşuyor. Albümün tamamını Radyo Eksen'in internet sitesinden dinlemek mümkün.
Eylül ayının ilk haftasında Radyo Eksen’in katkılarıyla yayınlanacak olan Alanis Morissette'in yeni albümündeki tüm şarkıları yayınlanmadan önce ilk kez http://www.radioeksen.com adresinden dinlemek mümkün olacak.
Los Angeles’da kaydedilen albümün prodüktörlüğünü daha önce Björk, Madonna ve Seal ile çalışmış Guy Sigsworth ve daha önce Tori Amos, Elton John ve U2 gibi sanatçılar ile çalışan Joe Chiccarelli üstlendi.
Ağustos ayında 7. stüdyo albümü “Havoc And Bright Lights” ile müzikseverlerin karşısına geçecek Morissette'in albümünden ilk video 'Guardian', tüm dünya ile birlikte ülkemizde de prömiyerini yaptı. Videonun yönetmenliğini 2012 senesinde Cannes’da “DRK - Online Street Musicians” ile “Silver Lion”ödülünü kazanan Barış Aladağ üstlendi. Ailesi Türk olan Stuttgart doğumlu Baris Aladağ, Köln’de yaşıyor.
Morisette’in 1995 tarihli büyük beğeni toplayan çıkış albümü “Jagged Little Pill” ve onu takip eden “Supposed Former Infatuation Junkie” (1998), “Mtv Unplugged” (1999), “Under Rug Swept” (2002), “Feast On Scraps” (2002), “So-Called Chaos” (2004), “Jagged Little Pill Acoustic” (2005), en iyi şarkılarının yer aldığı “The Collection” (2005) ve “Flavors Of Entanglement”(2008) albümleri ile de başarısını sürdürdü. Alanis Morisette ayrıca “City Of Angels”, “Dogma” ve “Prince Of Persia: The Sands Of Time” gibi filmler için bestelediği müzikler ile de büyük beğeni toplamıştı.
(Ntvmsnbc)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder