NE VAR?
"Hepimiz" Açıkhava'ya
Bin Yıllık Buda Heykelleri Bulundu
Yeşilçam'ı Sevindirecek Haber
Behzat Ç.'nin Yeni Sezon Çekimleri Başladı
Atıklardan Heykeller Şekilleniyor
Altın Portakal’da Bir Başyapıt
Pelin Esmer’in ‘Gözetleme Kulesi’ Toronto Film Festivali’nde
Portakal'da Jüriler Tamam
"Karagöz Sanatı" Hayal Mi Oluyor?
Zaim'in Filminde Başrol Çobanların
Orhan Pamuk'a Çin'den Ödül
2 Bin Yıllık Olta Bulundu
Akdenizli Kısa Filmciler Altın Koza'da
Bob Birch İntihar Etti
Pınar Kür'le Ayvalık'ta Yazarlık Atölyesi
Ünlü Bilimkurgu Yazarı Harrison Öldü
Elvis Presley'in 35. Ölüm Yıldönümü
Altın Koza'da Yarışacak Öğrenci Filmleri Belli Oldu
"Hepimiz" Açıkhava'ya
Anadolu, Trakya ve Mezopotamya halk şarkılarını orijinal dilleriyle yorumlayan Kardeş Türküler, 6 Eylül'de "Hepimiz" gösterisiyle her biri kültürlerinin kaynak kişisi sayılan konuklarıyla birlikte Harbiye Açıkhava Sahnesi'nde saat 21.00'da seyircileriyle buluşuyor.
“Hepimiz”gösterisinde Bedia Akartürk, Balkan Trio, Kadın Dengbejler,Erbil’den Arap Osmanve Muhammed Ahmedi Erbilli, Beşköylü Adem,Cavit Mürtezaoğlu,Çıplak Ayaklar Kumpanyası, Ertan Tekin, İmani Uspanova,Kardeş Türküler ile birlikte sahnede olacak.
“Hepimiz” konseri Kardeş Türküler’in ifadesiyle, “farklı etnisiteden, cinsiyetten, cinsel yönelimden, sınıftan, inançtan, coğrafyadan olanlara, müziğin ve dansın diliyle yükselen bir buluşma çağrısı.”Makedonya’dan tambura, gayda, kaval gibi geleneksel Balkan sazlarının icrasında virtüöz Bajsa Arifovska, Emran Nezirovski, Ratko Dautovski ile Cizre’den sese hayat veren kadın dengbejler Dengbej Kurde ve Hanife ile, Erbil’den uzun havalar ve halaylarla Arap Osman ve Muhammed Ahmedi Erbili ile Karadeniz’den kemençe ustası Beşköylü Adem konserde yer alacak.
Usta yorumcu Bedia Akartürk, âşık geleneğinde sazıyla sözünü esirgemeyen Âşık Sinem Bacı, Tebriz’de başladığı müzik çalışmalarına bugün İstanbul’da devam eden müzik eğitmeni ve solist Cavit Mürtezaoğlu, zurna, mey ve duduk icrasının başarılı temsilcilerinden Ertan Tekin, Çeçen dansçı İmani Uspanova, alternatif sahne performanslarıyla dikkati çeken Çıplak Ayaklar Kumpanyası ve Boğaziçi Üniversitesi Folklor Kulübü’nden dansçı ve müzisyenler de sahnede yer alacak.
(Cumhuriyet)
Bin Yıllık Buda Heykelleri Bulundu
Kamboçya'nın kuzeyinde yıkanmak için göle giren çocuklar, yaklaşık bin yıl öncesine ait 6 Buda heykeli buldu.
Yetkililer, heykellerin başkent Phnom Penh'in 80 kilometre kuzeyindeki Khlerg Por kentinde bulunduğunu söyledi.
9. yüzyıla ait olduğu sanılan ve en büyüğü 50 santimetre yüksekliğinde ve 9 kilo ağırlığında olan heykeller, Eyalet Müzesi'ne gönderildi.
Kamboçya'da Angkor Vat Tapınağı dahil olmak üzere çok sayıda arkeolojik sit alanı bulunuyor.
(Cumhuriyet)
Yeşilçam'ı Sevindirecek Haber
Merhum sanatçı Kemal Sunal'ın oynadığı ''Düttürü Dünya'' ve ''Yoksul'' filmlerinin televizyona satışından elde edilen telif bedellerinden sanatçının ailesine vermediği gerekçesiyle yapımcı Şerafettin Gür hakkındaki 2 bin liralık maddi tazminat cezası Yargıtayca onandı.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, Şerafettin Gür'ün, Sunal ailesine 2 bin lira maddi, 10 bin lira da manevi tazminat ödemesine hükmeden İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nin kararına itirazını değerlendirdi.
Buna göre, yerel mahkemenin ''telife tecavüz edildiği'' gerekçesiyle verdiği 2 bin liralık maddi tazminat kararını onayan Yargıtay, 10 bin liralık manevi tazminat kararıyla ilgili ise manevi hakların ihlal edildiği hususunun kanıtlanamadığından bu yöndeki hükmün bozulmasına karar verdi.
Sunal ailesi, Yargıtay'ın bu kararıyla bundan sonra sanatçının televizyon kanallarında yayınlanan her filmi için telif isteyebilecek. Ayrıca bu karar, diğer sinema filmleri için de emsal teşkil edebilecek.
Davanın Geçmişi
Sunal ailesi, sanatçının oynadığı ''Düttürü Dünya'' ve ''Yoksul'' filmlerinin yapımcısı Şerafettin Gür'e 6 Ekim 2006'da ''fikri ve sanat eserlerine yönelik tecavüzün tespiti'' davası açmıştı.
Kemal Sunal'ın eşi Hafize Gülderen Sunal, oğlu Ali Sunal ve kızı Ezo Sunal'ın avukatı Uğur Güven'in mahkemeye verdiği dava dilekçesinde, sanatçının oynadığı filmlerin işletme belgesi ve sözleşmelerinin sadece sinema gösterimi için devredildiğini, televizyon kanallarına satılması ve satış işlemleri için herhangi bir izin verilmediği belirtilmişti.
Ne Kemal Sunal'a ne de mirasçılarına hiçbir maddi hakkın kullandırılmadığı ifade edilen dilekçede, herkes tarafından bilinen, sevilen, ve defalarca seyredilen Kemal Sunal filmlerinin, televizyon kanallarının ''prime time'' olarak adlandırılan zaman dilimlerinde defalarca gösterildiği kaydedilmişti.
Dilekçede, filmler üzerinde Kemal Sunal'ın ve mirasçılarının da hakkı bulunduğunun tespitiyle, yapımcıdan bu filmlerin devrinden sağladığı kazanç nedeniyle toplam 17 bin lira maddi ve manevi tazminat talep edilmişti.
İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi, 25 Mayıs 2010'da verdiği kararında, filmlerin yayınlandığı tarihte sadece TRT tekelinin kaldırılmasına bağlı açılmasına imkan verilen çok sayıda kanalda, bu tür filmlerin rağbet görmesi nedeniyle kullanım alanının ve ekonomik değerinin beklenmeyen şekilde arttığını kaydetmişti.
Davaya konu filmlerin yalnızca sinemada gösterim hakkının devredildiğini ifade eden mahkeme, taraflar arasındaki devir sözleşmesine aykırı olarak söz konusu filmlerin televizyon ve diğer alanlarda izinsiz kullanıldığına hükmederek, Sunal ailesine 2 bin lira maddi, 10 bin lira da manevi tazminat ödenmesine karar vermişti.
(Cumhuriyet)
Behzat Ç.'nin Yeni Sezon Çekimleri Başladı
'Behzat Ç. Bir Ankara Polisiyesi' dizisinin, 3. sezon çekimlerine başladı.
Dün Ankara Cinnah Caddesi’nde gerçekleştirilen çekimlere yoldan geçenler büyük ilgi gösterdi. Senaryosunu Ercan Mehmet Erdem ve Emrah Serbes’in yazdığı, yönetmenliğini Serdar Akar’ın yaptığı dizinin 3. sezon bölümlerinin ne zaman yayınlanacağı henüz belli değil. Ancak ikinci sezonun son bölümü 17 Haziran’da yayınlanan dizinin hayranları, yeni bölümleri merakla bekliyor.
(Cumhuriyet)
Atıklardan Heykeller Şekilleniyor
Çankaya Belediyesi’nin düzenlediği atık heykel sempozyumu sona eriyor. Sempozyuma yaklaştıkça kaynak sesi ve kokusu giderek belirginleşiyor. Sanatçıların her biri hummalı bir çalışma ile işlerini bitirmek üzereler. Atık metal merdivenler, korkuluklar, banklar kesilip birleştirilerek yepyeni biçimler kazanıyor.
Çocuk parkı malzemelerinin canlı renkleri, heykele de yeni duygular katıyor. Başka bir deyişle çocukların oyuncaklarıyla oynama sırası sanatçılarda.
Kulaklıkları, kaynak gözlükleri ve önlükleriyle iş güvenliğine önem veriyor sanatçılar. Parklardan arta kalan metallerle yapılan çalışmalar arasında dikkat çeken parçalardan biri de kaydırak merdivenlerinden yapılan bir heykel. Merdiven parçalarının birleşimiyle oluşan eser, çember şekliyle bitmeyen merdiven şekliyle kısır bir döngüyü anlatıyor. Parmaklıkları kaynakla birleştirerek hücreye benzer bir biçim yaratan Engin Sarı ise bu çalışmanın çok kalabalık bir ortamda sergilenmesini istiyor.
Sakarya Caddesi’nde yapılması planlanan sempozyum kaynak ve metal işleriyle uğraşılırken yaşanacak olası kazalardan korunma amacıyla ve esnafın rahatsız olmasından dolayı, Fen İşleri Müdürlüğü’ne taşındı. Sempozyumun taşınması ile ilgili görüşlerini aldığımız Hacettepe Üniversitesi Heykel Bölümü Araştırma Görevlisi Fırat Engin, biçim olarak yanlış olduğunu söyledi. Sempozyumların ne Sakarya Caddesi gibi çok işlek ne de Fen İşleri Kampüsü gibi çok uzak bir yerde olmaması gerektiğini belirten Engin, herkesin rahatça ulaşabileceği geniş alanların bu işe daha uygun olduğunu söyledi.
Sempozyum bugün yapılacak bir kapanış töreni ve eserlerin kentin farklı yerlere konulmasıyla sona erecek.
(Evrensel)
(Evrensel)
Altın Portakal’da Bir Başyapıt
SOVYET yönetmen Victor Turin’in, senaryo ve kurgu tekniği açısından bir başyapıt olarak kabul edilen ‘Turkestan to Siberia’’ (TURK-SİB) belgeseli, 6-12 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek 49. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali kapsamında British Film Enstitüsü katkılarıyla gösterilecek.
Antalya Büyükşehir Belediyesi ve Antalya Kültür Sanat Vakfı işbirliğiyle gerçekleştirilecek 49. Altın Portakal’ın “Pelikülün İzinde” bölümünde izleyiciyle buluşacak TURK-SİB’in gösterimine, ünlü İngiliz grubu Bronnt Industries Kapital canlı müzik performansıyla eşlik edecek.
Filmde, Sovyetler Birliği döneminde yapılan; günümüz Özbekistanı’ndan Kazakistan çöllerine oradan Sibirya’ya uzanan 1445 kilometrelik Türkistan-Sibirya demiryolu inşaatı konu ediliyor. Demiryolunun yapımı sırasında ıssız doğanın acımasız koşulları karşısındaki insan manzaralarını izlenimci bir yaklaşımla ele alan TURK-SİB belgeseli, senaryo ve kurgu tekniği açısından bir başyapıt olarak değerlendiriliyor.
1929 yılında demiryolu inşaatı devam ederken yayınlanan film, İngiliz belgesel sineması üzerinde son derece etkili oldu. Harry Watt ve Basil Wright’ın yönettiği “Gece Postası-Night Mail” bu etkinin en önemli göstergesi kabul ediliyor.
BRONNT INDUSTRİES KAPİTAL’DEN PASTORAL EZGİLER
BRONNT INDUSTRİES KAPİTAL’DEN PASTORAL EZGİLER
Sovyet sessiz sinemasının en önemli filmlerinden TURK-SİB’in gösterimine pastoral ezgiler ve Orta Asya müziğinden esintiler taşıyan canlı müzik performansı ile eşlik edecek Bronnt Industries Kapital, filmin klasik ve ritmik anlatı formunu görsel bir senfoniye çevirecek.Çok sayıda enstrümanı çalabilen yetenekli İngiliz müzisyen Guy Bartell’in prodüktörlüğünü yaptığı Bronnt Industries Kapital, 1922 yapımı cadılık üzerine yapılmış sessiz film “Häxan”a da canlı performanslarıyla eşlik etmişti. Grubun yayınlanmış üç albümü bulunuyor.
VICTOR TURIN KİMDİR?
VICTOR TURIN KİMDİR?
Victor Turin; Pudovkin, Eisenstein, Vertov döneminde Sovyet kurgu tekniğini benimsemiş Sovyet sessiz sinemasının en önemli filmlerinden birini çeken belgesel yönetmenidir. Diğer yönetmenlerin karakter temelli kurmaca öykülerinin aksine Türkistan bozkırlarından karlı Sibirya dağlarına uzanan insanın doğaya karşı verdiği mücadeleyi aktaran bir belgeseli tercih eden yönetmen, görüntüleri ve kullandığı ritmik kurgu tekniğiyle belgeseline ayrı bir duyarlılık kazandırmıştır.
(Evrensel)
Pelin Esmer’in ‘Gözetleme Kulesi’ Toronto Film Festivali’nde
PELİN Esmer’in yönetmenliğini üstlendiği Gözetleme Kulesi filminin dünya prömiyeri 6-16 Eylül tarihlerinde yapılacak 37. Toronto Film Festivali’nde gerçekleştirilecek. Bu sene Toronto’ya Türkiye’den giden tek film olan Gözetleme Kulesi, dünyanın dört bir yanından en iyi sinema filmi örneklerine yer verilen “Contemporary World Cinema” bölümünde gösterilecek. Pelin Esmer’in bundan önceki filmi 11’e 10 Kala da 2010 yılında Toronto Film Festivali’nin “Kentten Kente” bölümünde yer almıştı.
Gözetleme Kulesi Toronto Film Festivali’nin ardından Türkiye prömiyerini, 17-23 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek, 19. Adana Altın Koza Film Festivali’nin Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda yapacak.
Filmde yangın gözetleme kulesine bekçi olarak sığınan Nihat’la, otobüslerde hostes olarak çalışıp, Tosya’da küçük bir otogara sığınan Seher’in suçluluk duygularına karşı kendi kendilerine verdikleri savaşı artık birbirlerinin şahitliği altında yapmak zorunda kalışları konu ediliyor.
(Evrensel)
Portakal'da Jüriler Tamam
49. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin belgesel, kısa film bölümleri ve SİYAD jürisi açıklandı. Belgesel Film Yarışması ana jürisi Nezahat Gündoğan, Kemal Öner, Nalan Sakızlı , Ali Ulvi Uyanık, Yrd. Doç. Dr. Perihan Taş Öz’den oluşuyor. Kısa filmlerin ana jürisinde ise Erol Mintaş, Can Evrenol, Özay Fecht, Fırat Yücel, Selin Sevinç var. SİYAD jürisi ise Ulusal Uzun Metraj yarışmasında Gözde Onaran, Rasih Yılmaz ve Erkan Aktuğ; Uluslararası Yarışma’da ise Sevin Okyay , Ceylan Özgün Özçelik ve Okan Arpaç isimlerinden oluştu.
(Radikal)
"Karagöz Sanatı" Hayal Mi Oluyor?
Karagöz sanatının artık sadece Ramazan gecelerinde hatırlanan bir sanat olmaya doğru gittiği, bu sanatı tanıtmak ve gelecek nesillere aktarmak için 70 milyonluk Türkiye'de 20-25 hayalinin yeterli olmadığı, bu yüzden "Pepe" ve "Keloğlan" gibi televizyonlarda gösterilecek animasyonlar yapılabileceği belirtti.Karagöz gölge oyunu sanatı, son yıllarda yeni sanatçıların yetişmemesi insanların ilgisizliğinden dolayı, unutulma tehlikesiyle karşı karşıya. Televizyon ve internetin yaygınlaştığı dönemde, geleneksel Türk sahne sanatlarının en büyük örneklerinden Karagöz gölge oyunu, artık yeterince seyirci bulamıyor. Yetişen nitelikli usta sayısının azlığı da bu sanatın yavaş yavaş silinerek hayal dünyasına itilmesine sebep oluyor.
Karagöz Gölge Oyunu Sanatının unutulmaması için, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın, yerel yönetimlerin ve Milletler Arası Kukla ve Gölge Oyunu Birliği Türkiye Milli Merkezi (UNİMATürkiye ) gibi kuruluşlar birçok çalışma yapıyor. Çeşitli illerde Karagöz Gölge Oyunu Festivalleri, yarışmaları ve gösterimleri düzenleniyor. Bursa'da 2007 yılında açılan Karagöz Müzesi de bu çalışmaların somut bir örneği. 2007 yılından beri faaliyette olan ve yaz kış, haftanın her günü açık olan müze, ziyaretçilerine 3 ayrı galeride, Karagöz ustalarının koleksiyonlarında bulunan Karagöz oyununa ait figür ve tasvirleri görme imkanı sunuyor. Ayrıca, bir efsaneye dayanan Karagöz ve Hacivat'ın geçmişine dair bilgilerin de yer aldığı müzede, belirli gün ve saatlerde Karagöz gösterisi sunuluyor.
Karagöz Müzesi Rehberi ve Karagöz tasviri yapım ve oynatım ustası Osman Ezgi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Karagöz sanatının, artık sadece Ramazan aylarında hatırlanan bir gelenek olmaya doğru gittiğini söyledi. Ezgi, Karagöz ustaları olarak “Acaba Karagöz Sanatı hayal mi oluyor?” sorusunun akıllarında olduğunu belirterek, “Karagöz ve Hacivat artık sadece Ramazan gecelerinde hatırlanan bir sanat olmaya doğru gidiyor. Türkiye'de 20-25 tane hayali varsa gerçekten usta diyebileceğimiz kişi, bunların dışında yeni yeni kurslar düzenlenerek ustaların gelecek nesillere bilgilerini aktarması gerekiyor. Zaman zaman kurslar düzenleniyor, ama yeterli değil. Çünkü, Türkiye 70 milyon ve 25 kişi bu sanatı tanıtmak için yetersiz” diye konuştu.
“Animasyonlar Yapılabilir”
Karagözcüler arasında en çok bilinen problemin, bu sanatın tanıtılması ve reklam aşamasındaki eksiklik olduğunu vurgulayan Ezgi, “Herhangi bir çizgi film ya da animasyon olsun, şu an çocuklar tarafından çok fazla benimseniyor, seviliyor ve çok geniş kitlelere hitap ediyor. Bunlardan Pepe ve Keloğlan gibi çizgi filmler çok fazla rağbet görüyor. Bunun gibi Karagöz sanatının tanıtılması adına animasyonlar yapılabilir” dedi. Ezgi, Karagöz'ün sinema ve televizyonla kıyaslanmaması gerektiğini ifade ederek, “Karagözü sinemayla ya da televizyonla kıyasladığınız zaman, biraz daha eski kalıyor. Çünkü derinliği yok, iki boyutlu, ses üzerine kurulu bir sanat. Sadece sahnede figürleri görüyorsunuz. Günümüz teknolojisiyle yeni çalışmaların yapılması gerekiyor” diye konuştu.
Karagöz'ün, halkın tercümanı olarak güncel olayları işlediği ve toplumsal hicivi yansıttığı için günümüze gelebildiğini belirten Ezgi, şöyle konuştu:
“Siz eskiyi anlatırsanız bir süre sonra insanlar der ki; 'bunun bizimle çok fazla alakası yok, bizi anlatmıyor, bizden değil.' Ama günümüzdeki güncel olayları, işsizlik ya da siyaset ya da bunun gibi sorunlardan bahsederseniz, Karagöz bir nebze de olsa halkı canlandırıyor ve halkın dili olarak gözüküyor, halkın tercümanı aslında. Bizim kahramanımız onlar. Biz Amerikan kahramanlarının yerine Hacivat ve Karagöz'ümüzü kendi öz benliğimizden kopup gelen Karagöz ve Hacivat'ı tişörtlerin üstünde neden görmeyelim? Kendi kültürümüz varken, biz neden dışardan empoze edilen kültürü neden kullanalım?”
“Korsan hayali” ile Mücadele
Ezgi, bu sanatın en büyük problemlerinden birinin, “korsan hayali” denilen, eğitim almadan, korsan şekilde Karagöz gösterisi yapanlar olduğuna da değinerek, bu sanata en büyük zararı verenlerin, bir iki aylık eğitimle, kulaktan dolma bilgilerle Karagöz oynatan kişiler olduğunu söyledi. Ezgi, “Bunların engellenebilmesi için öncelikli şart eğitim. Geleneksel Türk tiyatrosu sanatlarının yaşatılabilmesi için üniversitelerde, konservatuvarların tiyatro bölümlerinde yalnızca teorik değil, uygulamalı Karagöz eğitiminin verilmesi gerekiyor. Biz mektepli Karagözcülerin bu şekilde yetişeceğine inanıyoruz.”
600 Yıllık Efsane
600 yıl önce Bursa'da Orhan Camii inşaatında çalıştığı ve bir süre sonra, inşaatı yavaşlattıkları bahanesiyle idam edildiği öne sürülen Karagöz ve Hacivat efsanesi, Türk hiciv sanatının ve gölge sanatlarının en büyük örneklerinden biri olarak biliniyor. Karagöz'ü yaratan kişi olarak birçok kaynakta Şeyh Küşteri anılıyor. Karagözcüler de Şeyh Küşteri'yi Pirleri olarak görüyor ve Karagöz Perdesi'ni (Hayal Perdesi) Küşteri Meydanı ismiyle anıyorlar. Perde gazellerinin hemen hepsinde de Şeyh Küşteri'nin ismi geçiyor. 'İlk hayali' (Karagöz Gölge Oyunu Ustası) Küşteri'den bu yana devam ettirilen bu sanat dalı 2009 yılında UNESCO tarafından Türkiye'nin Somut Olmayan Kültürel Mirası olarak kabul edildi.
Gölge Oyunu'nun (bir perdenin arkasından, ışık kullanılarak figür yansıtmak şeklinde yapılan gösteri), Mısır, Çin veya Çingene kültüründen geldiği şeklinde iddialar bulunuyor. Karagöz sanatçıları, Gölge Oyunu'nun Türkiye'ye gelmesinden beri, usta çırak eğitimi ile yetiştiriliyor. Bir Karagöz ustasının yanında çalışmaya başlayan ve “çırak” adı verilen kişi, sanatın bütün inceliklerini öğrendikten sonra, ustaların huzurunda sınav olup, 'Peştamal kuşanarak' usta unvanını alıyor.
(Radikal)
Zaim'in Filminde Başrol Çobanların
‘Tabutta Rövaşata’, ‘Cenneti Beklerken’, ‘Nokta’, ‘Gölgeler ve Suretler’ gibi filmlerle tanınan Türkiye sinemasının önemli ismi Derviş Zaim, merakla beklenen yeni filmi ‘Devir’de başrolü çobanlara verdi. Zaim, doğa ve insan ilişkilerini ele aldığı ‘Devir’de Burdur’un Hasanpaşa Köyü’nde yüzyıllardır devam eden ve ‘böyet’ denilen koyun yıkama şenliği geleneğine odaklanıyor. Filmin başrollerinde de köyün çobanlarından Ali Özel, Mustafa Salman ve Ramazan Bayar rol alıyor. Dün düzenlenen basın toplantısında konuşan 35 yaşındaki Ali Özel, “Kendi yaşamımızı canlandırdık. Çekimleri sırasında heyecanlandım ama sonra alıştım” diyor. Derviş Zaim ise bu gelenekten Metin And’ın kitabı sayesinde haberdar olduğunu, filmi sekiz ayda çektiğini söylüyor. ‘Devir’, eylül ayında Adana Altın Koza Film Festivali’nde yarışacak.
(Radikal)
Orhan Pamuk'a Çin'den Ödül
(Radikal)
2 Bin Yıllık Olta Bulundu
Çanakkale’nin Biga ilçesindeki Parion Antik Kenti'ndeki kazılarda, bir balıkçıya ait yaklaşık 2 bin yıllık mezar içinde bronzdan yapılmış olta oldu bulundu.
Çanakkale’nin Biga ilçesine bağlı Kemer köyünde, antik dönemde Troas bölgesinde balıkçılığın merkezi olarak bilinen Parion Antik Kenti'ndeki kazılarda, bir balıkçıya ait yaklaşık 2 bin yıllık mezar bulundu.
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca yürütülen kazının başkanlığını yapan Atatürk Üniversitesi Arkeoloji Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cevat Başaran, 2 bin yıllık mezarın içinde bronzdan yapılmış orkinos oltası ve misina sarmaya yarayan demir mekik bulunduğunu açıkladı.
Kentte yaşayanların önemli bölümünün balıkçılıkla uğraştığına işaret eden Prof. Dr. Başaran, ''Antik kentin sınırlarının yer aldığı Kemer köyü Parion'un merkezi durumunda. Köyde şu anda bile balıkçılık çok gelişmiş durumda. Korunaklı bir bölgede yer alan balıkçı barınağında onlarca tekne bulunuyor. Günümüzde Kemer köyünde balıkçılık ne anlama geliyorsa, antik dönemde de Parion için balıkçılık çok büyük bir öneme sahip'' dedi.
Kazı çalışmaları sırasında bulunan balıkçıya ait bronzdan yapılmış orkinos oltanın, ölü denizin hediyesi olarak mezara bırakıldığını belirten Başaran, '' O dönemde demir iyi kullanılan bir maden. Mekik demirden yapılmış. Olta ise bronzdan imal edilmiş. Ayrıntıya baktığımızda misinayı tutması amacıyla oltanın uç kesimine ince biz iz yapılmış. Olta el işçiliği açısından son derece önemli. Bunlar dışarıdan gelmiş ya da Parion'da üretilmiş malzemeler de olabilir. Kentte balıkçılarla ilgili yazıtlarda en çok uskumru ve orkinos avlandığını bilmekteyiz.'' diye konuştu.
(Ntvmsnbc)
Akdenizli Kısa Filmciler Altın Koza'da
17 – 23 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek 19. Altın Koza Film Festivali Akdeniz Ülkeleri Kısa Film Yarışması’nda finalist filmler açıklandı.
Yarışmaya Portekiz, İspanya, Fransa, İtalya, Malta, Slovenya, Hırvatistan, Karadağ, Sırbistan, Bosna Hersek, Arnavutluk, Makedonya, Yunanistan, Suriye, Lübnan, İsrail, Ürdün, Filistin, Mısır, Libya, Tunus, Cezayir, Fas ve Türkiye gibi çeşitli ülkelerden toplam 467 eser başvurdu. Filmlerden 36’sı kurmaca, 13’ü deneysel, 6’sı belgesel ve 9’u canlandırma dallarında jüri önüne çıkmaya hak kazandı.
Jüri şu isimlerden oluşuyor: Fransa Marsilya Film Festivali’nden Anaelle Bourguignon, İtalya’dan film yönetmeni ve yapımcı David Maria Putorti, Estonya’dan canlandırma film yönetmeni Priit Tender, Yunanistan Greek Film Center Kısa Film Bölümü’nden Paola Starakis ve Türkiye’den oyuncu Devin Özgür Çınar.
Altın Koza Film Festivali kapsamında her yıl düzenlenen Akdeniz Ülkeleri Kısa Film Yarışması, Akdenizli kısa filmcileri biraraya getiren önemli etkinliklerden biri olarak kabul ediliyor. Yarışma kapsamında Adana’da konuk olan eser sahipleri, ülkemiz sinemasını yakından tanıma olanağına kavuşuyorlar.
Yarışmada her dalda en iyi film seçilen eser, 10.000 TL ile ödüllendiriliyor. Akdeniz Ülkeleri Kısa Film Yarışması’nda finale kalan eserlere altinkozafestivali.org.tr adresinden ulaşılabilir.
(Ntvmsnbc)
Bob Birch İntihar Etti
Elton John’la birlikte çalışan ünlü basçı Bob Birch intihar etti.
Kendini vuran ünlü müzisyen intihar notu bırakmadı. Müzisyenin herhangi bir uyuşturu madde almadığı açıklandı.
Birch, 1992 yılından beri Elton John’la çalışıyordu. John’un ‘’Candle in the Wind’’ albümünün aynı zamanda yapımcısı olan Birch’in ani ölümü hakkında Elton John’un sitesi, ‘’Bugün çok sevgili müzisyen arkadaşımız Bob Birch’in ani ölüm haberini aldık, çok üzgünüz. Bob, Elton John grubunun 1992 yılından beri üyesiydi, Elton’un en uzun süre birlikte çalıştığı basçısıydı.’’ açıklamasını yaptı.
(Ntvmsnbc)
Pınar Kür'le Ayvalık'ta Yazarlık Atölyesi
Türk edebiyatında 30 yılı aşkın bir süredir zevkle okunan Pınar KÜR, yazarlığa başlayanları Ayvalık’ta bekliyor.
Art 10 Fikir Atölyeleri bu kez, yazarlık serüvenine başlayarak yazar olmak isteyenler veya profesyonelliğe adım atmak isteyen yeni yazarlar ve yazar adayları için Pınar Kür’le çok özel bir buluşma imkanı sunuyor.
Daha önceki atölye çalışmalarına katılarak kitapları yayınlanan edebiyat dünyasının kazandığı yeni yazarlar arasına girmek isteyenler için Pınar Kür’le Art 10 Yazarlık Atölyesi, 29 Ağustos-7 Eylül tarihleri arasında Ayvalık Ticaret Odası’nda gerçekleştirilecek.
Edebiyatta 36. yılını dolduran ve “Asılacak Kadın”, “Akışı Olmayan Sular”, “Bir Deli Ağaç”, “Bitmeyen Aşk” ve “Bir Cinayet Romanı” gibi kitaplarıyla tanıdığımız Türkiye’nin önde gelen yazarlarından Pınar KÜR, katılımcılarla 10 gün boyunca birlikte olacak.
Sadece 10 kişilik kontenjanı olan bu çok özel buluşmada yazarlığını geliştirmek isteyenlerin, ilgi duyduğu türde yazmaları için gereken bilgi ve donanıma sahip olmaları sağlanacak.
ATO Ticaret Tarihi Galerisi’nde verilecek kokteylle başlayacak ve son gün Pınar KÜR’ün evinde verilecek “Veda Kokteyli” ile son bulacak atölyeye kayıt için 24 Ağustos'a kadar 0232 421 44 40 numaralı telefondan veya atolye@on-art.net adresinden detaylı bilgi alınabilir.
(Ntvmsnbc)
Ünlü Bilimkurgu Yazarı Harrison Öldü
Amerikalı ünlü bilimkurgu yazarı Harry Harrison, 87 yaşında hayata veda etti...
Harrison'un arkadaşı İrlandalı bilimkurgu yazarı Michael Carroll, uzun süredir rahatsız olan ünlü yazarın İngiltere'nin güneyinde öldüğünü açıkladı.
Harrison, galaksi uygarlığının paslanmaz çelik kentlerinde yaşayan bir soyguncu olan "Kaypak" Jim diGriz'in maceralarını anlatan "Stainless Steel Rat (Paslanmaz Çelik Sıçan)" serisi ile bilimkurgu severlerin hayranlığını kazanmıştı.
Günün birinde paslanmaz çelik dünyada kanunu sağlamakla görevli özel birimin eline düşen Kaypak Jim diGriz'in yeteneklerini başka suçluları, canileri yakalamak için kullanmak zorunda kalmasını konu alan seri, dokuz kitabıyla bilimkurgu dünyasının en uzun soluklu serisi olmuştu.
II. Dünya Savaşı sırasında ABD Hava Kuvvetleri'nde görev yapan, daha sonra çizgi roman çizerliği yaparken bilimkurguyla tanışan Harrison, ilk öyküsünü dönemin önde gelen bilimkurgu dergisi "Astounding Science Fiction"da yayımladı.
Dünya nüfusundaki artışın ürkütücü sonuçlarını konu aldığı "Make Room! Make Room! (Yer Açın! Yer Açın!)" adlı kitabı 1973'te "Soylent Green" adıyla filme alınan Harrison, aynı zamanda polisiye romanlar da yazıyordu.
Harrison'ın "Paslanmaz Çelik Sıçan", "Yer Açın! Yer Açın!" ve "Paslanmaz Çelik Sıçanın İntikamı" adlı kitapları Türkçe'ye de çevrilmişti.
(Demokrat Haber)
Elvis Presley'in 35. Ölüm Yıldönümü
Efsanevi şarkıcı Elvis Presley'in 35. ölüm yıldönümü için düzenlenen törene binlerce kişi katıldı…
Priscilla Presley, 1980'den bu yana her yıl düzenlenen anma töreninde binlerce hayranın mumlar ve çiçeklerle Elvis'i anmasının inanılmaz olduğunu söyledi.
Elvis Presley'den 1973'te boşanan oyuncu ve işkadını, "Elvis, burada böyle bir şey olacağına asla inanmazdı" dedi.
Lisa Marie Presley ise babasına olan bağlılıkları için katılımcılara teşekkür etti.
Daha sonra katılımcılar, Elvis Presley'in babası Vernon, annesi Gladys ve büyükannesi Minnie Mae Hood'un yanına defnedildiği aile mezarlığına kadar yürüdü ve şarkıcının mezarına kırmızı ve beyaz çiçeklerden yapılmış kalp şeklinde çelenkler bıraktı.
Sanatçının Brezilya'dan gelen hayranları ise Brezilya bayraklarını sallayarak Presley'in "Burning Love" şarkısını seslendirdiler.
Müzik kariyerine 1954'te Tennessee'nin en büyük şehri Memphis'te başlayan Elvis Presley, uzun süre ilaç bağımlılığından kurtulmaya çalıştıktan sonra 16 Ağustos 1977'de 42 yaşında kalp krizi sonucu yaşamını yitirmişti.
Bu yıl "Elvis Haftası" çerçevesinde ünlü şarkıcıyı anmak için düzenlenecek etkinliklere dünyanın dört bir yanından 75 binden fazla kişinin katılması bekleniyor.
PRESLEY'İN İNCİL'İ SATIŞA ÇIKARILACAK
Bu arada Elvis Presley'ye ait bir İncil'in 8 Eylül'de Manchester'daki Omega Müzayede Evi'nde yapılacak açık artırmada satılacağı bildirildi.
Efsanevi şarkıcıya 1957 yılında Graceland'taki evindeki kutladığı ilk Noel'de amcası Vester ve yengesi Clettes tarafından hediye edilen İncil'in, yaklaşık 35 bin dolara alıcı bulması bekleniyor.
1600 sayfalık kitapta Elvis'in elyazısıyla düştüğü notlar yer alıyor.
Elvis, deri kapak üzerine altın kabartmalı İncil'e şöyle bir not düşmüş: "Bir kişiyi zayıflıkları ile yargılamak, okyanusun gücünü tek bir dalgayla ölçmeyi benzer".
Stockport'taki Omega Müzayede Evi'nde Elvis'e ait başka eşyalar da satılacak.
(Demokrat Haber)
Altın Koza'da Yarışacak Öğrenci Filmleri Belli Oldu
19. Altın Koza Film Festivali kapsamında yapılacak Ulusal Öğrenci Filmleri Yarışması'nda finale kalan filmler belli oldu...
Adana Büyükşehir Belediyesi tarafından, 17-23 Eylül tarihlerinde düzenlenecek 19. Altın Koza Film Festivali kapsamında yapılacak Ulusal Öğrenci Filmleri Yarışması'nda finale kalan filmler belli oldu. Toplam 170 eserin başvurduğu yarışmada ön değerlendirmeyi geçen toplam 30 film belgesel, canlandırma, deneysel ve kurmaca dallarında yarışacak.
Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Zihni Aldırmaz yaptığı yazılı açıklamada, yarışmaya ülkedeki güzel sanatlar ile iletişim fakültelerinin sinema-televizyon bölümlerine devam eden öğrencilerin katıldığını bildirdi. Aldırmaz, dört dalda 170 eserin başvurduğunu, eserlerden 10 tanesinin kurmaca, 9 tanesinin deneysel, 5 tanesinin canlandırma ve 6 tanesinin deneysel dalda yarışmaya hak kazandığını kaydetti.
Yarışmanın ön değerlendirme kurulunda Selim Demirdelen (Yönetmen), Ceylan Özçelik (TV Kültür – Sanat Programı Yapımcısı), Asiye Dinçsoy (Oyuncu) yeraldı. Finalist filmleri değerlendirecek isimler ise Veli Kahraman (Sanat Yönetmeni-Yönetmen), Lamia Karaali (Canlandırma Yönetmeni), Türkan Derya (Yönetmen), Nadir Öperli (Yapımcı–Sinema Yazarı) ve Nesrin Cavadzade'den (Oyuncu) oluşuyor.
Ulusal Öğrenci Filmleri Yarışması'nda her dört dalda 'En iyi film' seçilen esere 7 bin 500 TL ödül verilecek. Yine finale kalan her film için 500 TL'lik gösterim bedeli takdim edilecek. Eser sahibi öğrenciler festivalde konuk edilecek. Öğrenciler yurt içi ve yurt dışındaki sektör profesyonelleriyle bir araya gelecek. Öğrenciler, eserlerinin gösterimlerinin ardından çeşitli söyleşiler yapacak, etkinliklere katılacak. Ulusal Öğrenci Filmleri Yarışması'nda finale kalan eserlere, www.altinkozafestivali.org.tr adresinden ulaşılabilecek. (haberler.com)
(Demokrat Haber)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder