14 Eylül 2012 Cuma

SİNEMAMIZIN İLK YILDIZLARI 2: SİNEMANIN YARATTIĞI İLK BÜYÜK YILDIZDIR SEZER SEZİN - MESUT KARA

Muhsin Ertuğrul ve Geçiş Dönemi sonrasının, ilk büyük yıldızı Sezer Sezin’dir. Kendi kendini yaratan insanlardandır Sezin. Çok küçük yaşlarda, annesinden habersiz evden kaçarak ‘Hürriyet Apartmanı’ (1944) ve ‘Yayla Kartalı’ (1945) filmlerinde küçük rollerde oynar. Yapımcı Necip Erses’in isteğiyle, ‘Köroğlu’ filminde başrollerden birini oynar. ‘Damga’ (1948) filmindeki ilk önemli oyunuyla ünlenir. Filmin bir hafta salonlarda kalmasını umarlarken, dört hafta gösterilir, kapılarda uzun kuyruklar oluşur. Arkasından ‘Vurun Kahpeye’ filmi ile yıldızlaşır.

Üstelik sadece oyuncu olarak da yer almaz sinemada. Oynadığı filmlerin öykü-senaryo seçiminden yönetmen seçimine, oyuncuların belirlenmesine kadar bütün aşamalarında yer alır.

“(…) Erman Kardeşler’de müdür olarak çalışmaya başlamıştım. Erman Kardeşler’in ilk filminde Sezer Sezin oynamıştı. Onun getirdiği bir teklifle Hürrem Bey, ‘Vurun Kahpeye’ üstünde düşünmeye başladı. Satın aldık telif hakkını. Sonra da oturduk, Hürrem Bey, Sezer Sezin, Temel Karamahmut, İbrahim Serpil, Selahattin Küçük ve ben tartıştık. (…) Bir gün sordum Hürrem Bey’e ‘bunu kim yürütecek?’ diye. ‘Sen yapacaksın’ dedi. (…) ‘Bu ağır bir iş. Ben şimdiye kadar böyle bir şey yapmadım’ dedim. ‘Yaparsın, yaparsın!’ dedi. O zaman tereddüt ettim. Sanıyorum Hürrem Bey’in bu teklifinde Sezer Hanım’ın bir etkisi olmuştur.” (1)

Lütfi Akad usta, ‘Işıkla Karanlık Arasında’ adıyla yayınlanan anılarında o günleri tekrar şu cümlelerle aktarır: “Bir gün Hürrem Erman bir kitap uzattı ‘Bunu oku bakalım’ dedi. Halide Edip Adıvar’ın ‘Vurun Kahpeye’ adlı kitabıydı, Sezer Sezin getirmiş. (…) Kitabı o seçtiği gibi ‘Aliye öğretmen’ rolünü kendisinin oynayacağı doğaldı. Bu nedenle kafa dengi, rahat konuşacağı, ortak çalışma yapabileceği bir yönetmen arıyordu.” (2)

Filme çekilecek öyküyü Sezer Sezin belirlemiştir, sonrasında senaryo çalışmalarına katılmış, filmi kimin yöneteceğini belirlemiş ve başrolünü oynamıştır. Sezin sadece bir oyuncu, bir yıldız değildir. Öncesinde Erman Kardeşler film şirketinin kurulmasında, ‘Damga’, ‘Vurun Kahpeye’ ve sonraki filmlerde yaşanan tüm süreçlerde, sonrasında kimi oyuncuların, yönetmenlerin sinemaya kazanılmasında Sezer Sezin’in önemli katkıları vardır. “Sezer Sezin’in bulduğu bir hikâye ile Hürrem Erman kararını verdi ve ‘Damga’ adını koyacakları filmi Adapazarı’nda çekmeye koyuldular. (…) Baş erkek oyuncunun, elektrik idaresinde çalışırken Sezin’in zoruyla filmde oynamaya razı olduğu söyleniyordu. Adı Memduh’tu. İleriki yıllarda sinemamızın sözü edilen yönetmenlerinden biri olacaktı.”(3) Sözü edilen başrol oyuncusu Memduh, filmde Turhan Ün adıyla oynayan sonraki yılların usta yönetmeni Memduh Ün’dür.

“Sezer Sezin ‘Damga’ filmindeki başarısına ‘Vurun Kahpeye’ filmindeki başarısını da katarak Türk sinemasının ilk gerçek yıldızı oluyor.”(4) Bu cümleler yine Lütfi Akad ustanın anılarından. 1996’da “Sezer Sezin Türk sinemasının ilk yıldızıdır, öncü sinemacılarındandır” cümlesini yazdığımda “efsane yaratma” türünden çeşitli eleştiriler almıştım. Oysa o günlerin en önemli tanığı Lütfi Akad usta, anılarında bu gerçeği gerekçeleriyle ve yaşanmışlıklarla anlatıyor, belgeliyordu.

Atıf Yılmaz’ın anılarında da benzer cümlelere rastlarız. “Bugün hiçbir kadın starımızın cesaret edemediği, özgür, serseri, atak, cesur, kararlı kişiliğiyle Sezer Sezin…” (5) “Meğer Hürrem Erman ‘Hıçkırık’ filmine çok önem veriyormuş. Filmin yönetmenliğini ve baş kadın oyunculuğunu Sezer Sezin üstlenecekmiş. Bunları daha sonra filmin yönetmenliği bana teklif edildiğinde öğreniyorum.”(6) Sezer Sezin, Atıf Yılmaz’ı yardımcı yönetmen aldığı ve birlikte senaryo çalışmalarına başladıkları günlerde ‘Hıçkırık’ filminin yönetmenliğinden de, oyunculuğundan da vazgeçip, Erman Film’le ve Hürrem Erman’la ilişkisini bitirip ayrılırken Hürrem Bey’in “Hiç değilse bu filmi bitir de öyle ayrıl. Filmi kim yönetecek?” sorusunu “Tabii ki Atıf Yılmaz” diye yanıtlamıştır.

Sezer Sezin’in de, sonraki yıllarda çokça konuşulan ve en çok Ayhan Işık’tan, Türkan Şoray’dan bildiğimiz ‘star kanunları’ vardır. Yıldız olmanın bütün özelliklerini taşıdığını, kitleleri salonlara çekmekten aldığı ücrete, ‘kanun’larına kadar birçok kriteri nasıl uyguladığını o dönemin tanıklıklarından kolayca öğrenebiliyoruz.


SÖZ SEZER SEZİN’DE

“Şakir Sırmalı, Hürrem Erman arkadaşımdı. Adapazarı’nda sinemaları vardı Hürrem’in ailesinin, buradan film alıp gönderiyordu. O sıralar Şakir Sırmalı bir film yapıyordu. Önceleri Muhsin (Ertuğrul) Bey çekiyordu, Sonraları Baha Gelenbevi, Faruk Kenç filmler yaptı. Arap filmleri almış başını gidiyordu. Türk filmleri çok az, o da sinema buluyorsa en fazla bir hafta oynuyordu. Şakir’le de iyi arkadaşız, o film yapmaya başlayınca ben de Hürrem Erman’a baskı yaptım, ‘İlla film yapalım’ diye. ‘Ben anlamam, nasıl yapacağız’ dedi. ‘Yaparız, bak Şakir de yapıyor’. O, ailesinden borç buldu, ortak kurduk şirketi. Hürrem’i ben zorladım film yapmaya, hiç niyeti yoktu.

Eseri seçiyorum, senaryo aşamasında da çalışıyorum, yönetmeni, oyuncuyu seçiyorum… Hürrem’le anlaşmamızda şu vardı; O, işletmeye bakacak, bu işleri bana bırakacak. Ama tabii fikir birliği yapacağız, ‘sen benim işime karışma ben senin işine karışmayayım’ diye bir şey yoktu aramızda. Bana çok inanıyordu, yaptığım işler de çok iyi netice verdiği için çok az dayattığı şey oluyordu.

Fikret Arıt’ın ‘Güzel Yuana’sını okumuştum. ‘Bunu film yapalım’ dedim. Okudu, çok beğendi ve ‘hemen bunu senaryo şekline getir’ dedi. Seyfi Havaeri o zaman filmler yapıyordu, yönetmen olarak onu seçtim, filme (Damga) başladık. Biz bu işlere girince, o ara Şakir’le çalışan, hesap işlerine bakan Lütfi Akad bizim mali işlerimize bakmaya başlıyor. Sonuçta ‘Damga’ filmini yaptık. Bir hafta oynasın diye bakarken dört hafta oynadı. Oğuz Aral’ın söylediği bir şey vardı benimle ilgili, ‘Starlar ekseriyetle oyuncu değildir ama Sezer Sezin hem oyuncuydu hem de stardı’ demişti.”





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder