
NE VAR?
Bu Kitapları Okuma Yasağı Devam Ediyor
Suavi'den Redhack Şarkısı
Bakan, Şişko Sanatçı İstemiyor
Altın Koza’da Türkiye ve Dünya Prömiyerleri
Ustaların Filmleri Filmekimi’nde
En Eski Festivale Gençlik Aşısı
Ermeni Kilisesinde 97 Yıl Sonra İlk Konser
Vergi İndirimi Yalnızca Dini Kitaplarda Geçerli Olacak
Mitt Romney’ye İrlanda’dan Protesto
Tiyatro Platformu, Devlet-Tiyatro Çalıştayı’nı Gerçekleştirdi
Bu Kitapları Okuma Yasağı Devam Ediyor
Ankara Emniyet Müdürlüğü, ''3. Yargı Paketi''ndeki düzenleme doğrultusunda, 31 Aralık 2011'e kadar, Ankara mahkemeleri veya Bakanlar Kurulu kararıyla hakkında toplatma, yasaklama, dağıtım ve satışın engellenmesi kararı bulunan yayınların listesini, yasaklama kararının değerlendirilmesi amacıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderdi.
Hakkında toplatma kararı verilen 453 kitap ile 645 gazete, dergi, broşür ve pankartın yer aldığı liste, piyasada satılan Nâzım Hikmet, Yaşar Kaplan, Lenin, Sultan Galiev, İsmail Beşikçi, Karl Marx ve Abdurrahim Karakoç'un da arasında bulunduğu birçok yazarın kitapları üzerinde yıllardır yasak kararı bulunduğunu ortaya çıkardı.
''3. Yargı Paketi'' olarak adlandırılan kanunun 78. maddesiyle Basın Kanunu'na eklenen geçici madde doğrultusunda, Ankara Emniyet Müdürlüğü, ''31 Aralık 2011'e kadar mahkemeler, yetkili mülki idari amirlikleri ve diğer makamlarca basılı yayınlarla ilgili verilen toplatma, yasaklama, dağıtım ve satışın engellenmesi kararlarını'' içeren listeyi Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Bürosu'na gönderdi.
Listede, hakkında toplatma kararı verilen 453 kitap ile 645 gazete, dergi, broşür ve pankart yer aldı. Listenin üst yazısında, Güvenlik Şube Müdürlüğü'nün koordinesinde İstihbarat ve Terörle Mücadele Şube Müdürlükleri'nin katılımıyla komisyon kurulduğu belirtildi. Komisyon, 67 kitap ile 16 gazete ve dergi üzerindeki yasak kararının devam etmesi gerektiği yönündeki görüşünü de başsavcılığa iletti.
Yayın listesi, Basın Suçları Soruşturma Bürosu Cumhuriyet Savcısı Kürşat Kayral tarafından incelenmeye başlandı.
Kayral; listedeki Sıkıyönetim Mahkemeleri, DGM ve CMK'nın 250. maddesiyle görevli mahkemelerce yasaklanan yayınlarla ilgili listeyi ise gereğinin takdiri için Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 10. maddesiyle görevli Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliği'ne iletti.
Emniyetin gönderdiği listede bulunan 453 kitap ile 645 gazete, dergi, broşür ve pankarttan, 5 Ocak 2013'e kadar yeniden yasaklama kararı alınmayan yayınların tamamı üzerindeki yasak kararları kalkacak.
Kimler Yasaklı Değil Ki?
Emniyetin listesi, piyasada satılan birçok kitap üzerinde yıllardır yasak kararını bulunduğunu ortaya çıkardı. Listede yer alan kitaplardan bazıları şöyle:
Yayın Adı Yasaklama Kararını Veren Makam ve Karar Yılı
CHP ve Ecevit'i Tanıyalım Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesi, 1973 Devlet ve İhtilal (V.I.Lenin) Ankara DGM, 2000 Demokrasi Risalesi (Yaşar Kaplan) Ankara DGM, 1985 Kürt Aydını Üzerine Düşünceler (İsmail Beşikçi) Ankara DGM, 1991 Komünist Manifesto Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesi, 1968 Kurtuluş Savaşı Destanı (Nazım Hikmet) Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesi, 1968 Makaleler (Rusça, Sultan Galiev) Bakanlar Kurulu, 1985 Vur Emri (Abdurrahim Karakoç) Ankara 14. Sulh Ceza Mahkemesi, 2002 Yeni Şiirler (Nazım Hikmet) Ankara 5. Sulh Ceza Mahkemesi, 1966 Nazım Hikmet'in Bütün Eserleri Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesi, 1968 Türkiye'de İnsan Hakları Panoraması (İHD yayını) Ankara 2 Nolu DGM, 1996 MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş'in MGK'ya Cevabı Bakanlar Kurulu, 1982 National Geographic Atlas of the World Bakanlar Kurulu, 1987 Bolşevik Partisi Tarihi (J.Stalin) Ankara 2. Sulh Ceza Mahkemesi, 1971 Çetenin Kimliği (Salman Yüksel) Ankara 4. Sulh Ceza Mahkemesi, 2002 Dersim Türküleri Ankara DGM, 1993 Azizname (Aziz Nesin) Bakanlar Kurulu, 1987
BirGün
Suavi'den Redhack Şarkısı
Suavi, son aylarda yaptıkları eylemlerle gündemden düşmeyen sosyalist hacker grubu Redhack için bir şarkı yaptı.
İşte Suavi'nin şarkısı ve sozleri:
Anlamadan olmaz
bizi önce bir an anla
bizim işimiz olmaz yalanla dolanla
ula yine karıştı sapla samanla
biz ayıklayacağız bekle zamanla
Redhack Redhack
Red kırmızı demektir
az değil çok emektir
jilet sırtı yollardan korkmadan yürümektir
anla yalnızca anla
destek at çözülsün pazıl
direndikçe haksızlığa olalım daha da kızıl
Redhack Redhack
Derdimiz kişisel değil
derdimize sen de eğil
çığlık atan belli ama
çığda kalan belli değil
kurda kuşa yem olmadan
Temmuz'da ayaz vurmadan
vaz geçmeyiz davamızdan biz deşifre olmadan
Redhack Redhack
Madem illegal bir oyun
hadi ismini siz koyun
sanmayın ki bu halk koyun
hackler bir gün çobanını
halka kazık attınız
tek tek her şeyi sattınız
adalet terazisine yalnızca hile kattınız
Redhack Redhack
Sanat kadar estetik
devrim kadar saygın olalım yeter dedik
hadi gözümüz aydın
bütün sırlara karşı sınırsız sır savaşı
bilinmeyen kalmasın
Redhack yaptı işbaşı
Redhack Redhack
Bunlar ne yapmış kardaşım ya
bunlar terörist yapmış
olum ne alakası var ya.
hack diyorlar hack
Redhack bunlar da.
bizim uşaklar
Hadi bize eyvallah
mahşerde buluşuruz
engel bize vız gelir
haklıyız konuşuruz
Redhack Redhack
Ha bunlar bizim uşaklar da
Ha bakayım uşağım dikkatli olun ha
Muhalefet.org
Bakan, Şişko Sanatçı İstemiyor
Basın kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle pazartesi akşamı bir yemekle bir araya gelen Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Genç yeteneklerin önünü açmak istediklerini belirten Günay, Devlet Opera ve Balesi ile halk oyunlarında yaşlı, şişman sanatçı dönemini sona erdireceklerini açıkladı.
"Sanatı geriletmek söz konusu değil amaç verimliliği artırmak. Performansı esas alan sistem üzerinde çalışıyoruz" diye konuşan Bakan Günay, şunları söyledi: "Opera-balede, halk oyunlarında sanatçılarımız 35 yaşından sonra artık sahne alamıyor. Bir balerin 65 yaşına kadar emekliliği bekliyor. 20 yıldan fazla sahneye çıkmadan maaş alanlar bile var. Onlar için emekliliği teşvik edecek bir model düşünüyoruz. Sıradan olanla olmayanı ayırt etmek gerekiyor."
BirGün
Altın Koza’da Türkiye ve Dünya Prömiyerleri
17 – 23 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek yapılacak Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nın bazı filmlerinin Türkiye ve dünya prömiyerlerinin de gerçekleştirileceği, gala programı açıklandı.
Zeki Demirkubuz’un yönettiği “Yeraltı”, Belmin Söylemez’in yönettiği “Şimdiki Zaman” ve Filiz Alpgezmen’in “Yabancı”sı festival kapsamında 18 Eylül’de galalarını yapacak.
19 Eylül’de ise Veli Kahraman’ın “Ana Dilim Nerede”, Elfe Uluç’un “Aziz Ayşe” ve Türkiye prömiyerlerini Adana’da gerçekleştirecek olan Pelin Esmer’in “Gözetleme Kulesi” ve Yeşim Ustaoğlu’nun “Araf”ı festivalin gala yapacak olan filmleri arasında.
Orhan Eskiköy ve Zeynel Doğan’ın yönettiği “Babamın Sesi” ve İsmail Güneş’in yönettiği “Ateşin Düştüğü Yer” filmlerinin galası da 20 Eylül’de gerçekleşecek. Dünya prömiyerlerini gerçekleştirecek filmler arasında Derviş Zaim’in “Devir’i de yer alıyor. Erden Kıral’ın yönettiği “Yük”, İnan Temelkuran ve Kristen Stevens’ın “Siirt’in Sırrı’, Selim Evci’nin “Rüzgarlar”ı ve Reis Çelik’in “Lal Gece”si 21 Eylül’de galasını yapacak.
Yönetmen Ferzan Özpetek’in başkanlığını yapacağı yarışma jürisinde yapımcı Zeynep Özbatur Atakan, oyuncular Nurgül Yeşilçay ve Nejat İşler, müzik yapımcısı Hasan Saltık, akademisyen Hülya Uğur Tanrıöver ve görüntü yönetmeni Eyüp Boz yer alıyor.
Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda kazananlara ödülleri, 22 Eylül Cumartesi akşamı yapılacak Kapanış ve Ödül Töreni’nde takdim edilecek.
(Evrensel)
Ustaların Filmleri Filmekimi’nde
İKSV tarafından düzenlenen Filmekimi ’nde bu yıl, 39 film yer alıyor. 29 Eylül-7 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek Filmekimi’nde Michael Haneke, Ken Loach, Kim Ki-Duk, Abbas Kiarostami, Christian Mungiu, Bernardo Bertolucci ve Brian de Palma son filmleriyle festivalde olacaklar. Festival filmleri 29 Eylül-7 Ekim tarihlerinde, İstanbul ’da Atlas, Beyoğlu ve Nişantaşı Citylife City’s sinemalarında izleyicilerle buluşacak.
Yönetmen Benh Zeitlin’in ‘Düşler Diyarı’ Sundance ve Cannes’da çok konuşulmuştu. Film, bu yıl Cannes’da en iyi ilk filme verilen Altın Kamera ve FIPRESCI, Sundance’te ise Jüri Büyük Ödülü ve görüntü ödüllerini kazanan ‘Düşler Diyarı’ Filmekimi’ne geliyor.
‘Düşler, Tutkular ve Suçlar’dan sonra son filmi ‘Ben ve Sen’ ile Bernardo Bertolucci de festivale konuk olacak.
‘Brian de Palma’nın ‘Tutku’su, İranlı auteur Abbas Kiarostami’nin Cannes’da yarışan son filmi ‘Sevmek Gibi’ ve Altın Portakal’ın uluslararası jüri başkanı István Szabó’nun son filmi ‘Kapı’ Ekim ayının filmlerinden olacak.SEKİZ ŞEHRE UĞRAYACAK Filmekimi bu yıl sekiz şehire uğrayacak. Bursa’da 29 Eylül-1 Ekim tarihlerinde Korupark Sinemasında, İzmir’de ise 5-7 Ekim’de Karaca Sinemasında festivalin gösterimleri izlenilebilinir. Filmler 12-14 Ekim tarihlerinde Ankara’da Büyülü Fener Kızılay’da, 12-14 Ekimde de Erzurum’da Cinetekno Sinemasında izleyicilerle buluşacak. Filmekimi Gazİantep’e 19-21 Ekim’de ulaşacak. Sinepark Nakıp Ali Sinemasında yapılacak gösterimler eş zamanlaı olarak Diyarbakır’da Avrupa Sinemasında da izlenebilecek. Ayrıca Van ve Batman’da da Filmekimi kapsamında ücretsiz gösterimler yapılacak.
(Evrensel)
En Eski Festivale Gençlik Aşısı
Ekimde 49'uncusu düzenlenecek Antalya Altın Portakal'da yarışacak 11 filmin dokuzu ilk film. Yönetmen Tunç Okan ise 20 yıl aradan sonra çektiği 'Umut Üzümleri'yle festivalde
Ahmet Sönmez in yönettiği Elveda Katya nın başrolünde Kadir İnanır var. |
Bu yıl 6-12 Ekim tarihlerinde 49’uncu kez düzenlenecek Türkiye ’nin en uzun soluklu film festivali Altın Portakal’ın merakla beklenen ulusal yarışma filmleri açıklandı. Ön jüri geçen yıl olduğu gibi bu yıl da ağırlığı ‘ilk film’lere verdi. 44 film arasında yarışmaya değer bulunan 11 filmin 9’u ilk filmler arasından seçildi. Geçen yıl yarışan 13 filmin de dokuzu ilk filmdi. Dün İstanbul’da Pera Palas Oteli’nde düzenlenen basın toplantısına şehit cenazesi nedeniyle Antalya Belediye Başkanı Mustafa Akaydın katılamadı.
20 Yıl Sonra Gelen ‘Umut Üzümleri’
Yarışmada yer alan filmlere gelince; Tunç Okan, 1992 yılında çektiği ‘Sarı Mercedes’ten 20 yıl sonra kamera arkasına geçtiği ‘Umut Üzümleri’yle festivalin en fazla merakla beklenen ismi olacak hiç kuşku yok ki. ‘Köprü’ ve ‘Suskunlar’ gibi dizilerde yönetmenlik yapan, daha önce ‘Vali’ filmini de yöneten Çağatay Tosun ise ‘Derin Düşünce’ filmiyle ‘deneyimli yönetmen’ olarak festivalde boy gösterecek. Yarışmada yer alan dikkat çekici filmlerden birisi de şu sıralarda devam eden Venedik Film Festivali’nde ‘Genç Aslan’ ödülü için yarışan Ali Aydın’ın ‘Küf’ü. Bir başka dikkat çekici yapım ise Avusturya’da yaşayan Umut Dağ’ın ilk gösterimini Berlin Film Festivali’nde gerçekleştiren ‘Kuma’ isimli filmi. Viyana Film Akademisi’nde Haneke’den dersler alan ve kısa filmleriyle dikkat çeken Hüseyin Tabak’ın ‘Güzelliğin On Par’ Etmez’i ise bir başka merak uyandıran yapım.
Görünen o ki, özellikle son iki yılda ‘usta’ isimlerin ve daha önce film çeken genç yönetmenlerin Altın Koza’ya yönelmesi ve tüzükte yer alan ‘Başka bir festivalde yarışmama’ şartı nedeniyle Altın Portakal önümüzdeki yıllarda da ilk filmlerin boy gösterdiği bir festival olacak.
Geçen yıl ön jüri tarafından seçilen filmlerin genel olarak beğeni kazanmaması Altın Portakal’da en çok tartışılan konulardan birisiydi. Ancak, ilk filmler olmasına rağmen bu yıl en azından haklarında fikir sahibi olduğumuz genç isimlerin filmlerinin seçkide yer alması ön jürinin titiz bir seçim yaptığı beklentisini yarattı. Dünkü basın toplantısında Radikal’in sorularını yanıtlayan AKSAV Genel Müdürü Göksel Kumsal da bugün ‘usta’ olarak kabul edilen yönetmenlerin birçoğunun ilk filmlerinin Altın Portakal’da gösterildiğini hatırlatarak gelecek yıllarda da ilk filmlerin ağırlıkta olacağı bir program hazırlayacaklarının sinyalini verdi. Kumsal, ‘başka festivalde yarışmama’ şartının festivali özel kıldığını belirterek, kaldırmak gibi bir düşüncelerinin olmadığını da aktardı. Hülya Avşar’ın başkanlığındaki ulusal yarışma jürisine yönelik eleştirileri hatırlattığımız Kumsal, jüri başkanının sembolik ve temsili bir isim olduğunu, jürinin bu yıl dengeli isimlerden oluşturulduğunu ifade etti. Kumsal, sinemada rüştünü ispatlayan yönetmenlerin Altın Koza’yı tercih etmesini nasıl değerlendirdiği şeklindeki sorumuzu ise “Kişisel tercihleri, saygı gösteriyoruz” diyerek yanıtladı. Altın Portakal Film Festivali’nde en iyi filme 400 bin lira ödül verilecek.
Yarışma filmleri
Derin Düşünce (Çağatay Tosun) Elveda Katya (Ahmet Sönmez) Evdeki Yabancılar (Dilek Keser, Ulaş Güneş Kacargil) Güzelliğin On Par’ Etmez (Hüseyin Tabak) Hile Yolu (Ersin Kana) Kuma (Umut Dağ) Küf (Ali Aydın ) Pazarları Hiç Sevmem (Rezzan Tanyeli) Toprağın Çocukları (Ali Adnan Özgür) Umut Üzümleri (Tunç Okan) Zerre (Erdem Tepegöz)
(Radikal)
Ermeni Kilisesinde 97 Yıl Sonra İlk Konser
Ermeni Cemaatinin Ortadoğu'daki en büyük kilisesi konumunda bulunan yıkılmaya yüz tutan Diyarbakır'daki Surp Gragos Ermeni Kilisesi'nde, onarım ve restorasyon çalışmasının ardından 97 yıl sonra ilk kez piyano konseri verildi.
Ermeni piyanist Raffi Bedrosyan'ın konserini, ABD'den gelen 80 kişilik Ermeni grubun yanı sıra Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, Milletvekili Altan Tan ve STK temsilcileri de izledi.
Konser öncesi konuşan Piyanist Bedrasyon, 1915 yılından önce kilisede ayda bir konser verildiğini ancak, 1915'te dönemin Valisinin başta kilisedeki piyano olmak üzere önemli eşyaları 'çalıp' evine götürdüğünü öne sürerek, "Ben ise 97 yıl aradan sonra 'çalmak' kelimesinin diğer anlamı olan piyano çalmayı tercih ediyorum" dedi.
Belediye başkanı Baydemir ise, Ermenilere, "Bu kent sizin" diyerek dönmeleri çağrısında bulundu.
Diyarbakır'daki Surp Gragos Ermeni Kilisesi'nde onarım ve restorasyon çalışmaları yaklaşık 2.5 yıldır devam ederken, kilisede 97 yıl aradan sonra ilk kez piyano konseri verildi.
Konseri Türkiye Ermenileri Patrikliği Genel Vekili Başepiskopos Aram Ateşyan, ABD'den gelen 80 kişilik Ermeni grubu, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, BDP Milletvekili Altan Tan ve bazı STK temsilcileri de izledi.
"VALİ PİYANOYU ÇALDI, BEN PİYANO ÇALIYORUM"
Konser öncesi konuşma yapan piyanist Raffı Bedrosyan, konukları Türkçe-Kürtçe, Ermenice ve İngilizce selamlayarak, bugün burada bulunmaları ve yapılan onarım çalışmalarından söz ederek, "Taştan binalara hayat vermek gerekir. Bu nedenle bu etkinliğini düzenliyoruz" dedi.
Piyanist Bedrosyon şöyle konuştu:
"1915 yılından önce bu kilisede her ay bir konser veriliyordu. Türkçe'de, 'Çalmak' kelimesinin iki anlamı vardır. Birincisi hırsızlık anlamında kullanılır, diğeri ise bir enstrüman çalmak anlamında kullanılır. Dönemin valisi kilisedeki piyano dahil önemli bazı eşyaları buradan çalarak evine götürmüştür. Ama ben 97 yıl aradan sonra burada bir enstrüman olan piyanoyu çalıyorum."
AKŞAM KONSER, SABAH AYİN

Davetliler, 636 yıllık geçmişi bulunan kilisede 97 yıl aradan sonra verilen ilk piyano konserinde unutulmaz bir gece yaşadı. Ermeni cemaati için çok büyük önemi olan Surp Gragos Ermeni Kilisesine ilk kez gelen Ermeni'lerin bol bol hatıra fotoğrafları çektikleri görüldü. Akşam, konserin verildiği Surp Gragos Ermeni Kilisesinde sabah saatlerinde ise yurt dışından gelen Ermeniler için ayin düzenlendi.
RUSYA'DA 100 KİLOLUK ÇAN YAPTIRILMIŞTI
Kilisenin 97 yıl önce top atışı ile yıkılan kulesinde yer alan çanın aynısı, Rusya'da özel olarak yaptırıldı. Diyarbakır'a getirilen 'Soğan başlı' 100 kilo ağırlığındaki bronz çanın 97 yıl aradan sonra yeniden yapılacak olan kuleye asılacağı ve 4 Kasım'daki açılışta çalınacağı belirtildi.
Ermeniler arasında çok önemli yeri olan kilise, 4 Kasım'daki tören ile birlikte tamamen ibadete açılacak ve 97 yıl aradan sonra yeniden bölgede çan sesi duyulacak. Çan kulesi 1915 yılında, kentteki cami minarelerinden yüksek olduğu gerekçesiyle top ateşiyle yıkılmıştı.
(Demokrat Haber)
Vergi İndirimi Yalnızca Dini Kitaplarda Geçerli Olacak
Dinî kitaplara getirilen KDV indirimine yazarlardan ve yayıncılardan tepki geldi.
Bakanlar Kurulu kararı ile dinî kitaplara uygulanan verginin yüzde sekizden, yüzde bire düşürülmesine yayıncılar tepkili. Önceki gün Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre bundan sonra Kur’an-ı Kerim, Kur’an meal ve tefsir kitapları ve cüz, sure, ayet veya meallerini içeren kitaplarda KDV yüzde bir olacak. Listede zaten ücretsiz olarak dağıtılan Zebur, Tevrat, İncil gibi kitaplar da bulunuyor. Yayınevleri ve yazarlar ise uygulamaya tepkili…
Yasaklı Kitabın Başına Kutsal Yazacağız
Sel Yayıncılık Genel Yayın Yönetmeni İrfan Sancı: Dinî kitaplarla sınırlandırılmaları anlamsız. Sonuçta maliyetler aynı. Yayıncılıkta kamplaşma yaratacak. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir uygulama yok. Bizim yargılandığımız William Burroughs’un Yumuşak Makine adlı kitabının başına okunması ve okutulması için kutsal yazmayı düşünüyoruz.
Ben dindarım mesajı veriliyor
Murat Belge: Böyle şeyler otomatikman saçma geliyor bana. Nedir bu ayrım? Nedir bu din din din diye tutturmak anlamıyorum. Maliyeti çok yüksek, erişilmesi zor, bunda bir kolaylık yapalım denilecek bir durum da yok ortada. Bu da simgesel birtakım jestlerden biri. Hükümet ben dindarım mesajını bir daha vermiş oldu. Kutsal kitaplarla var olan ilişkiyi değiştirecek bir şey değil.
Göstermelik olarak İncil de koymuşlar
İletişim Yayınları Editörü Kıvanç Koçak: Teknik olarak kutsal kitapların yazarları yok. Ancak tefsir, cüz, meal gibi kitapların yazarları var. Bu kitapları diğerlerinden ayrı tutmak haksızlık. Kültürel ürünlerde kamplaşma yaratır. Göstermelik olarak, İslami kitapların yanına Zebur, Tevrat, İncil gibi kitaplar da konmuş. Bu kitaplar zaten bedava dağıtılıyor. Zirve davasını hatırlayın. Hiç kimse “Zebur’da fiyatlar düşmüş, hadi alalım” diye kitap almaz.
Yayınevleri Patır Patır Kapanırken
Can Yayınları Genel Müdürü Can Öz: Kitap yayınıyla ilgili her türlü destek, bizim olumlu karşıladığımız gelişmedir. Ancak fazlasıyla eksik ve yetersiz. Çünkü Türkiye’de bütün yayıncılar yüzde sekiz KDV ile sattığı ürünlerle ilgili yaptığı tüm alımları yüzde 18 KDV ile alıyor. Dinî kitaplara gelmeden önce biz yayıncıların bu meselesinin çözülmesini bekliyorduk. Umuyorum ki dinî kitaplardaki bu gelişmeler kültür kitaplarına da yansır. Biraz beklemek lazım, belki bir süre sonra kültür kitaplarında da KDV indirimine gidilir. Devletin hangi kitaplarda KDV indirimi yaptığı aslında devletin Türkiye’deki insanların ne okumasını istediğine dair bir sözdür şüphesiz. Umuyorum ki KDV indirimleri ve mali desteklerle Türkiye’de orta boylu ve küçük bir sürü yayıncının insanlara gerçekten onların daha aydınlık olmasının da önünü açacak imkânlar sağlanır. Yoksa bugün devletimiz bize yalnızca dinî kitapların okunması ile ilgili yönlendirme yapmış olacak. Devletimiz dinî kitapların okunmasını teşvik ediyor. Bu tür uygulamalar dünyanın birçok yerinde de vardır. Özellikle dinî görüşlere önem veren hükümetler ve devletler, bu gibi kitaplarda maliyeti ortadan kaldırmak isterler. Bugün bu tarz indirimlere ihtiyaç duyan bir sürü yayıncı var Türkiye’de. Patır patır yayınevleri kapanıyor. Sektör yaşadığı kaosa çözüm beklerken, bunu pek etkilemeyecek bir hamleyle karşılaştık.
Tirajikomik ve Fantastik Bir Alemdeyiz
Aslı Tohumcu: Kitapların KDV’si fazlaysa bütün kitapların KDV’si fazladır. Adil davranmak gerektiğini düşünüyorum. Kur’an-ı Kerim de bir eser, Elif Şafak’ın romanı da bir eser. İletişim’den çıkan bir araştırma kitabı da bir eser. Yüzde bir KDV ile satılabiliyorsa bunlar satılsın. Sadece dinî kitaplarda olması siyasi bir karardır. Tirajikomik ve fantastik bir âlemde yaşıyoruz. Benim de evimde kutsal kitaplar var. Babaannemden kalan Kur’an-ı Kerim var. Ona bir şey olmadıkça yenisini almam.
Timaş Basın ve Medya Sorumlusu Nalan Yıldırım: Bakanlar Kurulu’nun yaptığı KDV indiriminin sadece dinî yayınlar için değil tüm kitaplar için geçerli olmasını ve kitabın lüks tüketim malzemesi olmaktan çıkmasını arzu ederiz. Sektör olarak dinî yayınlarda yapılan KDV indirimi bizce gerekli ve ulaşılabilmesi açısından faydalı bir karardır. Cüz ve meallerde ise sözleşme kitap çıkmadan yapıldığı için yazar teliflerini etkilemez.
(Taraf)
Mitt Romney’ye İrlanda’dan Protesto
ABD başkanlık seçimleri yaklaşmakta ve ABD kamuoyunu etkilemek üzere cumuriyetçiler ile demokratlar kıyasıya kapışmaktalar. Bilindiği üzere cumhuriyetçiler, Obama’nın karşısına, George W. Bush benzeri politikaları savunmakta olan Mitt Romney’yi çıkartmış durumda.
Mitt Romney’nin sert ve sağcı politikaları, kendisini başkan yapacak kadar oyu toplar mı kestirilmez, ama kendisine İrlanda’dan bile muhalefet gelmiş durumda.
Mitt Romney, cumhuriyetçilerin adayı olarak açıklandığı toplantıda, Thin Lizzy grubunun “The Boys Are Back In Town” adlı parçasının eşliğinde taraftarlarını selamlamıştı. Bu duruma itiraz, grubun 1986 yılında hayatını kaybetmiş olan solisti Phil Lynott’ın annesinden geldi.
Lynott’ın annesi Philomena Lynott, eğer oğlu hayatta olsaydı, cumhuriyetçilerle, özellikle de onların koyu sağcı kanadıyla herhangi bir ilişki kurmayı reddedeceğini söyledi. Anne Lynott, Hot Press dergisine verdiği röportajda, cumhuriyetçilerin eşcinsellik karşıtı ve zenginlerin çıkarını kollayan tavrının, müteveffa oğlu tarafından kabullenilemez olduğunu, oğlunun hayattayken pek çok yakın eşcinsel arkadaşı olduğunu ve onlara farklı davranılmasına asla taraftar olmayacağını da sözlerine ekledi.
Romney’nin, Thin Lizzy’nin müziğininden istifade etmesine, grubun pek çok hayranı da bozulmuş durumda. Obama’nın İrlanda kökenli olması sebebiyle, bu ülkede büyük sempati sahibi olması da, Romney’ye olan öfkenin artmasında büyük rol oynamış olsa gerek.
Optimusminimus, kendini gezdirmekten yorulup ruhunu gezdirmeyi tercih eden, asgari müşterekler arayışında, tembel bir hoş seda düşkünüdür.
(Koltukname)
Tiyatro Platformu, Devlet-Tiyatro Çalıştayı’nı Gerçekleştirdi
5 Ağustos 2012’de İstanbul’da gerçekleştirilen bir toplantıda biraraya gelen 19 ödenekli, amatör ve profesyonel tiyatro örgütlenmesi ve meslek kuruluşu, tiyatro ve sahne sanatları üzerindeki baskı, yaptırım ve yasaklamalara karşı ortak mücadele amacıyla ve tüzel kişiliği olmayan bir “Çatı Yapılanması” özelliği taşıyan “TİYATRO PLATFORMU”nu oluşturdu.
Eşsözcülüklerini TÜTİB (Türkiye Tiyatrolar Birliği) temsilcisi Orçun Masatçı ve İŞTİSAN (İstanbul Şehir Tiyatrosu Sanatçıları Derneği) temsilcisi Ragıp Yavuz’un yaptığı ve 9 kurucu üye yapılanmanın katılımıyla oluşturulan Tiyatro Platformu “Geçici Yürütme Kurulu”nun ilk kararı, “Devlet – Tiyatro İlişkisi”nin irdeleneceği bir Çalıştay düzenlemek oldu. 8-9 Eylül 2012 tarihlerinde ve Bursa Nilüfer Belediyesi Nazım Hikmet Kültürevi evsahipliğinde gerçekleştirilen Çalıştay’da ilk gün; “Devlet-Tiyatro İlişkisi”nin “Devletin tiyatrosu olur mu?”, “Ödenekli tiyatrolarda özgür sanat.”, “Ödenekli tiyatro yönetimi nasıl olmalı?” ve “Yerel yönetimler-tiyatro ilişkisi.” başlıkları altında yorumlanacağı oturumlara, ikinci gün ise, bildirge sunumlarına, soru-yanıt oturumlarına ve sonuç bildirgesi komisyon çalışmalarına ayrıldı. Tiyatro Platformu eşsözcüleri Ragıp Yavuz ve Orçun Masatçı’nın moderatör görevi üstlendiği ilk gün oturumlarında Erhan Gökgücü, Gökhan Bulut, Metin Boran, Özgür Başkaya, Nurkut İlhan, Cem Kaynar, Orhan Alkaya, Yücel Erten, Mehmet Ege, Zafer Gecegörür ve Mehmet Esatoğlu yer aldı. İkinci gün ise, bildirge sunumları ve tartışmaların ardından Özgür Başkaya, Orçun Masatçı, Mehmet Ege, Erhan Gökgücü ve Zafer Gecegörür’den oluşan komisyon, Yücel Erten’in sunumunun eksen oluşturmasının benimsendiği Çalıştay Sonuç Bildirgesi’ni kaleme aldı. Coşku ve oybirliği ile kabul edilen Sonuç Bildirgesi’nin delege ve izleyicilerle paylaşımının ardından Çalıştay sonlandırıldı.
“KARANLIĞA KARŞI ÖZGÜR TİYATRO”
TİYATRO PLATFORMU
***
“DEVLET-TİYATRO İLİŞKİSİ ÇALIŞTAYI”
SONUÇ BİLDİRGESİ
1. Uygar bir ülkede devletin sanata desteği, insana yatırımdır, vazgeçilemez.
2. Bilim ve sanat özgürdür. Çağdaş ve uygar devlet, sanatın özgürce üretilmesini sağlar, ama sanatın nasıl olması gerektiğine karışamaz. Sanatın içeriği ve biçimi siyasal iktidarların günlük politikalarının konusu değildir, olamaz. Devletin, hükümetin ya da yerel yönetimlerin sanat kurum ve kuruluşları için sanat politikası oluşturması düşünülemez. Erk ancak, siyasi iktidarların değişiminden etkilenmeyecek kalıcı yönetim politikası ile sanata özgür ortam yaratmakla yükümlüdür.
3. Sanat ve kültür alanlarına destek; yandaş beslemeye yarayan bir yemliğe veya ihale ve rant sürecine dönüştürülmemelidir. Sanat kurum ve kuruluşlarının belirleyeceği objektif kriterlerle destek oranları oluşturulmalıdır.
4. Bakanlıklarda ve yerel yönetimlerde ilgili kuruluş olarak korunacak ve yeni kurulacak tüm sanat kurumlarının özerklik prensibi, Anayasa’da açık biçimde güvence altına alınmalı, uygulanmalıdır.
5. Tiyatroyu tiyatrocular yönetir.
6. Her bir tiyatro kendini yönetir. “Davul sanatçının boynunda, tokmak siyasetçinin elinde” durumu, tiyatro için ölümcüldür.
7. Özel, amatör ve ödenekli tiyatrolardaki “Edebi Kurul” ve “Repertuar Kurulu” gibi oluşumlar, tiyatroların sansür, baskı ve servis bataklığıdır. Bir zorunluluk olmaktan çıkmalıdır. Her bir tiyatronun ihtiyaç duyması halinde bu tür komisyonlara başvurmasının önünde zaten hiçbir engel yoktur.
8. Ödenekli tiyatrolarda yapılacak her türlü mevzuat değişiklikleri, iktidarların tepeden inmeci yaklaşımları ile değil, en demokratik biçimde çalışanları temsil eden meslek örgütleri ve konuyla ilgili uzmanların katılımıyla gerçekleştirilmelidir. Her türden ödenekli tiyatrolarımızın, modüler bir yapılaşma ile ve yerinden yönetim anlayışıyla düzenlenmesi; sanatsal çizgisini özgürce belirleyecek, enerji ve katkı denetimini kolayca gerçekleştirecek, sanatsal yarışa ve rekabete açık, çok renkli ve “çok sesli” bir tiyatro dünyası oluşturmanın yöntemidir. Bu modüler yapıda görev alacak sanat yönetmenlerinin göreve gelişinde, seçim veya seçilmişler arasından süreli olarak atanması ve repertuarlarını gerçekleştirme yöntemini saptaması bu kurumların toplumla daha iyi bağlar kurmasını sağlar.
9. Yine bu kuruluşlar için son zamanlarda sık sık dile getirilen kadrosuzlaştırma, mali açıdan cılızlaştırma düşünceleri ülkemizdeki tiyatro hareketini kısırlaştırmakla eş anlamlı olduğu için kabul edilemez.
10. Yaşadığımız cağda sansür ve yasaklamalar asla kabul edilemez. Bu bağlamda özel tiyatroların, amatör tiyatroların, çocuk ve gençlik tiyatrolarının kültürel ve sanatsal hayatımızdaki yeri ve önemi siyasi erk tarafından iyi kavranmalıdır.
11. Tiyatro platformunun tarihe karşı sorumluluğu vardır. İktidarların, özgür sanatın hayata geçmesinin engellenmesinde uygulayacağı herhangi bir zor asla kabul edilemez. Tiyatro platformu önümüzdeki süreçte bilgi gelişiminin, tartışma kültürünün artması için çalıştaylar yapmaya ve kendini kamuoyuna çeşitli eylem ve etkinliklerle ifade etmeye devam edecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder