21 Ağustos 2012 Salı

SİNEMAMIZIN İLK YILDIZLARI - 1: GİRİŞ VE CAHİDE SONKU - MESUT KARA

GİRİŞ

Türkiye Sineması’nın ilk ve gerçek yıldızı Sezer Sezin’dir kuşkusuz. ‘Kuşkusuz’ diyoruz çünkü tarihi doğru okumak ya da doğru yazmak gerekir. Bilgi eksikliğinden, var olan eksik ya da yanlış bilgilerin çoğaltılmasından, kişisel nedenlerle yok saymaya yönelik metinler üretmekten kaynaklanan yanılgılar zincirinin her yeni yayınlanan metinde sürdüğünü görüyoruz.

Sinemamızın, ‘Damga’ (1948) ve ‘Vurun Kahpeye’ (1949) filmiyle başlayan süreçte ilk yıldızlarını yarattığını söyleyebiliriz. Yıldızlığın henüz bir sisteme dönüşmediği günlerin yıldızlarını yok saymak, öncesinde sadece Cahide Sonku’dan söz edip ‘yıldızlar geçidini’ Ayhan Işık ve sonrasına bırakmak, dahası eğer yıldızlardan söz edilecekse başrol oyuncularıyla yıldızları ayırt etmemek bir yanılgı ve bilgi eksikliği olarak tanımlanabilir.

***


Bir Efsane: CAHİDE SONKU

Sinemamızın efsane ismi Cahide Sonku, öncesinde bir tiyatro yıldızıdır. Bir yıldız olarak geldiği sinemada ilk filminden itibaren daha da büyür, ününe ün katar. Yıldız mecmuasının 18 Ağustos 1951 tarihli sayısında ‘Senenin En Beğenilen Yerli Film ve Yıldızları’ yarışmasının sonuçları açıklanır. ‘Vatan ve Namık Kemal’ en beğenilen film, Cahide Sonku en beğenilen kadın yıldız ödülünü kazanır. Sonku’nun ilk filmi 1933′de Muhsin Ertuğrul’un yönettiği ‘Söz Bir Allah Bir’dir.

1916’da Yemen’de doğan Sonku, ilkokulu bitirdikten sonra Halkevlerinde tiyatro çalışmalarına başlar ve 1932′de Şehir Tiyatrosu’na girer. Önceleri operetlerde küçük rollerde oynasa da kısa sürede önemli oyunlardaki başarısıyla tiyatronun en önemli yıldızı olur. 1934’te oynadığı ‘Bataklı Damın Kızı Aysel’ filmiyle sinemada da fırtınalar estirir. Filmde boynuna bağladığı eşarp moda olur. Artık o zirvededir, herkes onun güzelliğini ve ulaşılmazlığını konuşur.

Yaşadığı zengin hayattan, oyunculukta tırmandığı zirveden, yoksulluğa ve meyhane köşelerine düştüğünde çevresinde ‘eski dostlarından’ kimse kalmamıştır. Oysa bir zamanlar zengin bir hayat sürüyor, lüks içinde yaşıyor, evinde ünlüler, başbakanlar ağırlanıyor, kurduğu Sonku Film’in yazıhanesinin önünde oyuncular kuyruğa giriyordur. 1954’te Zeki Müren’le oynadıkları ‘Beklenen Şarkı’ filmiyle hem çok para kazanır hem de ihtişamlı yaşamını sürdürme olanağı ve büyük bir prestij. Fakat 1958’de yaşadığı talihsiz yangın, çöküşün başlangıcıdır belki de. Depoda çıkan yangında filmleri yok olur. Sonrasında iç burkucu bir serüven başlar.

Kimilerine göre ‘düşüş’ başlamıştır artık. O, ulaşması mümkün birçok lüksü ve serveti elinin tersiyle itmiş, başka bir hayatı seçmiştir. Gittikçe yalnızlaşmış, dostluğu alkolde aramaya başlamıştır. Belki de geçmişini unutmak için içiyordu. Artık tanıdıkları ona, Kumkapı meyhanelerinde, Beyoğlu’nda Balık Pazarı’nın ucuz meyhanelerinde rastlıyordur. Hep alkollü, parasız ve yalnızdır.

Bir efsanenin hüzünlü ve trajik yaşam öyküsü böylesine iç burkucuydu. Hayatının son günlerini Beyoğlu’nun ara sokaklarında, salaş meyhanelerde, ucuz otel odalarında alkol şişelerinde dostluk arayarak geçirir Cahide Sonku. Bir zamanlar kraliçe olarak yürüdüğü sokaklarda… 1981’de yaşamını yitirdiğinde bu trajik öyküyü anlamayanlar da, eski ve yeni fotoğraflarını yan yana basarak “neydi, ne oldu” demekle yetinir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder