6 Temmuz 2012 Cuma

KONUŞANLAR...


   AVRUPALI KIZIL-YEŞİLLER: ÇEVRECİ KAPİTALİZM OLMAZ!                                

RAGA (Red and Green Alternatives – Kızıl-Yeşil Alternatifler) toplantısı dün İstanbul’da başladı. Sosyalistleri ve çevrecileri bir araya getirerek ortak bir mücadele yaratmayı hedefleyen partiler ve oluşumların katıldığı toplantının öncesinde Fransa ve Birleşik Krallık’tan gelen katılımcılar ile görüştük. Matthieu Colloghan, Fransa’da radikal demokrasiyi savunan feminist ve kızıl-yeşil bir örgüt olan Les Alternatifs’den. Mike Davis ise benzer bir mücadeleyi Birleşik Krallık’ta Alliance for Green Socialism (Yeşil Sosyalizm için İttifak) ile yürütüyor.

Sosyalistleri ve çevrecileri bir araya getirerek ortak bir mücadele yaratmayı hedefleyen, kapitalist mantığın doğayı koruyamacağını savunan Matthieu ve Mike ile ülkelerindeki doğa tahribatını, toplumsal mücadeleleri ve anti-kapitalist bir kızıl-yeşil eksen düşüncesini konuştuk:

>> Dünyadaki büyük yeşil partilerin genellikle kapitalizmle bir sorunu olmadığını görüyoruz. Sistem içinde bir çözüm olacağını iddia ediyorlar. Sizce kapitalist sistem çevreci olabilir mi?

Matthieu Colloghan (Fransa – Les Alternatif): Aynı şekilde sosyalist bir hareket çevreyi nasıl umursamaz diye de sorabiliriz. Bazı yeşil partiler maalesef “sadece çevreyi umursarız gerisine bakmayız” diyorlar. Oysa bu çevre felaketlerini yaratan sistemi gözardı etmek, hastalıkla değil sadece semptomlarıyla mücadele etmeye benzer. Fransa’da da böyle yeşil partiler var. Ancak gerçek çevrecilik kapitalizm altında mümkün değil.
Şunu da vurgulamak istiyorum: Burada bütün sorunları çözme iddiasında değiliz. Çevre ve toplum konusunda çözümler sunuyoruz ancak dünyada bunlar dışında o kadar sorun var ki – örneğin feminstlerin sorunlarını biz bu konferansta çözemeyiz. Elimizde sihirli değnek olduğunu iddia etmiyoruz.

>> Fransa’daki çevreci partiler ne durumda?

Matthieu Colloghan: Yeşiller Partisi iktidardaki Sosyalist Parti ile anlaşarak milletvekili sayısını arttırdı. Ancak bunun karşılığında nükleer santraller konusunda sustular. Yeşiller Partisi adeta çevrecilik konusunda bir tekeldi, ama izledikleri yanlış politikalara tepki olarak başka çevreci hareketler ve partiler çıktı.

‘HALK ORMAN KATLİAMINA KARŞI MÜCADELE BAŞLATTI’

>> Türkiye’deki bazı yeşil hareketler halkın verdiği mücadelelere, örneğin HES karşıtı mücadeleye yeteri kadar destek olmamakla eleştiriliyor. Fransa’da da benzer bir durum var mı?

Matthieu Colloghan: Şist gazına karşı büyük bir mücadele veriyoruz. Fransa’nın kuzeyinde gerçek bir ihtiyaç olmamasına rağmen büyük bir hava alanı inşaatı planlanıyor. Bölgedeki halk ormanın katledileceği bu hava alanına karşı önemli bir mücadele başlattı. Hatta açlık grevine başlayanlar bile oldu. Ancak Yeşiller Partisi bu mücadelenin liderliğini yapamayacağı için adeta mücadeleyi görmezden geldi, tek bir yorum yapmadı. Bunda iktidardaki Sosyalist Parti ile yaptıkları ittifakın da etkisi var – yeni başbakanımız bu hava alanının yapılacağı bölgenin valisiydi bir süre önce. Güç elde edebilmek için ideallerini bir kenara bıraktılar.


>> Şirketlerle aranız nasıl?

Matthieu Colloghan: Fransız şirketlerinin dünyadaki sömürülerine ve çevre tahribatlarına karşı duyarlıyız. Örneğin bir Fransız şirketinin Moskova’nın etrafındaki ormanı keserek otoyol yapacağını öğrendik – bu şirket Boğaz’daki lastikli araç geçiş tünelini de yapan şirket. Siz bu şirketi burada protesto etseniz umurlarında bile olmaz. Ama biz Moskova’dan gelen insanlarla beraber şirketin Fransa’daki ofisinin önünde gösteri yapınca rahatsız olup geri adım atmak zorunda kalıyorlar.


‘TOPLUMSAL HAREKETLERİ ÖRNEK ALMALIYIZ’

>> Fransa’da son seçimlerde gençlerin sandığa gitme oranı çok düşüktü. Siz gençleri çekmekte zorlanıyor musunuz?

Matthieu Colloghan: Klasik örgütler kendileri için siyaset yapan örgütlere dönüşüyorlar. Fransa’daki sol partilerin bazıları da oldukça klasik bir yapıya sahip. Bu tarz yapılar gençlere hitap etmiyor – merkez sağ ve merkez sol partileri de beğenmedikleri için oy vermiyorlar. Bunu kırmak için toplumsal hareketlerin yapılanmalarını da örnek almalıyız. Bir partinin katı yapılanmasını terkedip daha esnek bir yapıya geçmeli, kısa süreli pratikler yaşamak isteyen bireylere açık olmalıyız.


>> RAGA nasıl ortaya çıktı?

Mike Davis (Alliance for Green Socialism): RAGA’nın temeli İstanbul’daki Avrupa Sosyal Forumu sırasında atıldı. Bu sırada tanıştığımız yeşil ve kızıl partilerle bu iki farklı akımı, kültürü nasıl yaklaştırabileceğimizi konuşmaya başladık. Ufak toplantılardan sonra Paris’te bir konferans düzenledik. Yeşil ve kızıl akımlar olarak bir araya geldiğimizde yeni sorular, farklı fikirler çıkıyor ortaya.




‘BİZ RADİKAL BİR DEMOKRASİ MÜCADELESİ VERİYORUZ’

>> İngiltere’de nasıl çevre ve toplumsal mücadeleler veriyorsunuz şu anda?

Mike Davis: İngiltere’de insanların önünde oy vermek için iki seçenek var: Muhafazakar Parti ve Yeni İşçi Partisi. Bu iki parti de birbirinin aynısı. Sistemimizin adı demokratik olsa da kendisi demokratik olmaktan çok uzak. Biz de Les Alternatifs gibi radikal bir demokrasi mücadelesi veriyoruz.
Ülkemizde bir Yeşiller Partisi var. Ama bu parti de Fransa’daki Yeşiller gibi güç için kapitalizmle içiçe geçmiş durumda. Örneğin benim şehrim olan Leeds’de Yeşiller, Muhafazakar Parti ile ittifak yaptı. Böyle bir Yeşiller olabilir mi?
Ayrıca toplumsal harcamaların kesilmesine karşı da mücadele veriyoruz. Yine belirtmek isterim ki, Yeşillerin yönettiği bazı bölgelerde de önemli kesintiler yapıldı. Neoliberalizm ve kapitalizmle hiçbir sorunları yok.
Solda ise Sosyalist Parti ile birlikte çalışmak istedik ama çevre konusunda oldukça duyarsızlar. Alliance for Green Socialism olarak şist gazına ve nükleer santrallere karşı mücadele veriyoruz. Farklı bölgelerde yerel halkın mücadelelerine destek oluyoruz. Yeni hava alanı inşaatına karşı da mücadele veriyoruz.


‘İNGİLTERE’DEKİ GENÇLERİN ÇOĞU POLİTİK’

>> İngiltere’de geçen yıl işgaller yılı oldu. Çok sayıda genç Occupy London hareketine dahil oldu, başka kentlerde de işgaller yaşandı. Siyasetçilerden ve partilerden umudunu kesmiş bu gençliği kendinize çekebiliyor musunuz?

Mike Davis: İngiltere’de iki toplumsal yapı var. Biri siyasal partiler diğeri de sendikalar. Ancak günümüzde sermayenin karşısında ikisi de neredeyse bir hiç. Ülke tamamen sermayenin kontrolünde yönetiliyor. Özellikle sendikalar çok işlevsizleşti. Kendilerini korumaktan ötesini düşünemez hale geldiler.
İngiltere’de gençlerin çoğu politize, ülkelerinde ve dünyada olan bitenleri takip ediyor. Ancak haklı olarak öfkeliler. Çünkü siyasal partiler onları çekmekten çok uzak, taleplerini de umursayan yok. Onlar da bu yüzden örgütlü siyasal yapılara karşı önyargılılar, bu yüzden bizim gibi partilere bile uzak duruyorlar. Ama biz de onlara kendimizi anlatabilmek, onları çekebilmek için sürekli yeni yöntemler arıyoruz. Bu işgallere biz de destek verdik ve katılım sağladık.

Türkiye’de Yeşiller Partisi Kendi Sonunu Hazırladı

Yeşiller Partisi kurucu üyesi ve aynı zamanda Yeşil ve Sol’dan Ender Eren ile Türkiye’deki Yeşiller Partisi ve alternatif politikalar üzerine konuştuk:


>> Yeşiller Partisi yerel mücadelelere yeterince destek vermemekle ve halkla birlikte hareket etmemekle eleştiriliyordu. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz Yeşiller Partisi’ni?

Ender Eren: İkinci Yeşiller Partisi deneyimimiz 4. yılında istenilen başarıya ulaşamadı maalesef. Halkın mücadelelerine verdikleri destekler çok azdı. Yönetimin politik tercihleri genelde hareketlerin yanında değildi, bu bir gerçek. Ama yönetim bu tercihlerinin bedelini sonradan ödedi. Partiyi kapatmak zorunda kaldılar.


>> Yönetimin politik tercihlerinin arkasında ne vardı?

Ender Eren: Yeşillerin doğrudan demokrasi kuralları vardır. Her üyenin isteğini hayata geçirmek zorundadır. Böyle bir ilkemiz olmasına rağmen yönetim ısrarla kendi bildiğini okumak istedi. Belki bir şeyler başaracağını, birilerine birşeyler ispat edeceğini zannetti.
Partinin ilkerinden biri anti-kapitalist olmaktı. Ama bunu sözde savunmak yetmiyor, mücadelelerin desteklenmesi lazımdı. Bu kolay bir iş değil, bir sürü hukuki süreci, davayı göze almak gerekiyordu. Bir yandan da sokakta aktif olmak gerekliydi. Ancak bu sistemde mücadele için gerekli araçlarla donanamadı Yeşiller Partisi.
Buna sosyo-politik açıdan da bakmak lazım. Yeşiller Greenpeace, Tema gibi politik olmayan yapılara yaklaşarak sosyolojik olarak onlarla birlikte olup karşılığı olacak bir kitleselliğe ulaşacaklarını düşündüler. Oysa bu örgütler politik değiller, sadece politikayı kullanan örgütler. Yeşil ve Sol, aynı hataya düşmeden bir alternatif yaratmak istiyor.


>> Sosyalist solun çevre politikalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ender Eren: Türkiye’de sosyalist solun çevreci değerleri içermeye başladığını görüyoruz. Bazı dayanışmacı partiler Karadeniz’deki HES mücadelesinde epey aktifti. Bunlar çok olumlu adımlar. Yeşil taraftan da sol taraftan da karşılıklı bir yakınlaşma söz konusu. Zaten Türkiye’de ekoloji mücadelesine girmeyen sol başarılı olamaz. Ekoloji politikalarını içselleştiren bir sol hareketin gelecekte daha büyük kitlelere ulaşabilir.


(BirGün)



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder