22 Haziran 2012 Cuma

SEYİRCİ OLMADAN MARATON DA BİZ DE OLMAYIZ



Sanat Maratonu’nun bizim umduğumuz etkilerini görmek, beni çok sevindirdi. Neydi bizim umduğumuz şeyler? Bağırıyoruz da duyan var mı? Bir çığlık atıyorsun da duyan var mı? Varmış onu görüyoruz şimdi. Konu hakkında bilgisi olmayan insanlar geliyor buraya. Çarşıya, pazara giderken yahut parka gezmeye gelmişken, bakıyor orada bir şey oluyor. Geliyor anlatıyoruz o insanlara.



Fikirtepeliler “Abi hayırdır ne yapıyorsunuz burada?” dediler. “Sen tiyatroya gidiyor musun?” diye sordum. “Yok” dedi. Dedim, “Giden bu kadara gidiyor. Devlet bunu sübvanse eder ama yapmıyor, yapmak istemiyor. Kapatmak istiyor, ekonomik şeyleri siyasi şeylere çekiyor. Ama bu onun görevi. Yani bu durum evladını ortada bırakan baba gibi. Devlet sürekli onlar bu onlar şu diyor. Sanat devletin evladıdır. Pek çok şeyin karşısındadır sanat ama hain evlat da değildir. İyi bir evlattır. Kral Lear’ın kızı gibi doğruları söyler”. Bunları anlattığımda gözlerinde parıltıyı tarif edemem. Belli mi olur ileride tiyatroya da gelecek o insanlar. Toplumun her kesiminden insanlar var. Burada ne yapıldığını anlamaya çalışıyorlar ve merak ettiklerinin karşılığını burada buluyorlar.

SESİMİZİ DUYURABİLMEK, DERDİMİZİ TOPLUMSALLAŞTIRABİLMEK

Türkiye’nin çok önemli tiyatro insanları burada yeteneklerini konuşturuyor. Saatin ikisinde Altan Erkekli çıkıyor sahneye, hemen ardından Yücel Erten sabahın dört buçuğunda kitap okumaları yapıyor. Burada yaptığımız işin seyircilerle beraber sanatçı dostlarımız arasında da ne kadar destek gördüğünün de göstergesi bunlar. Gerçekten sabır isteyen bir şey sabahın 2’sinde 4’ünde kalkıp gelmek...
Her şeyden evvel bu bizim ülkemizin sanatı. Birisi gelse camileri yıkmaya kalksa ben onun karşısında durmaz mıyım? “Amacımız sesimizi duyurabilmek, derdimizi toplumsallaştırabilmek.” Eğer biz bunu başarabiliyorsak amacımıza ulaşıyoruz demektir. Oyunlar insanların hikayesini anlatır.

MEDYA EYLEMİ YOK SAYIYOR

Burayla ilgili en büyük sıkıntımız duyurmak oldu. Birkaç gazete, televizyon dışında, seyircilerinizle yaptığımız bu eylemimiz yok sayıldı. Şaşırtıcı değil maalesef. Sonuçta şöyle bir basından söz ediyoruz: “Şu bakan şu açıklamayı yaptı niye yayınlamadınız” diye aranıyor insanlar. Yok efendim şurada “Başbakanımıza sanat yoluyla küfredilmiş” gibi mesnetsiz iddialarla ayar verilmeye çalışılıyor. Bu adamlar öle bir baskıyla yoğrulmuş durumdalar ki durumdan vazife çıkartıyorlar artık. Ya bunu yazarsak ne düşünürler, bunu yayınlarsak ne yaparlar. Asker yaptı bu budalalığı ve aynı budalalık devam ediyor. Oysa ben artık kendi görüşüme ait insanların beni okumasından hoşnut olmuyorum. Samanyolu Televizyonu’nda Yenişafak’ta, Zaman gazetesinde yayınlanması lazım görüşlerimizin. Eskiden konuşmazdım bu gazetelere ama şimdilerde bunun gerekli olduğunu düşünüyorum. Gelsinler onlar da bizimle röportaj yapsınlar, bakalım okuyucuları nasıl değerlendirecek.

Buradaki maraton, işte onlar için kraldan çok kralcılık yapan insanların yaptığı zavallılıklara karşı çıkmaktır. Kendilerine miras bırakılacak bir şey gibi görürler fikirlerini o ego, ondan beslenen insanlar tarafından büyütülerek devam eder.
Her şey bir tarafa buraya izlemeye gelenler olmazsa biz olmayız.


Tiyatro sanatçısı Levent Üzümcü



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder