26 Nisan 2012 Perşembe

MERHABA…


Bizler bu dergide emeği geçenler olarak öncelikle sayfalarımızı aralayan herkese merhaba diyoruz. Bir kültür sanat dergisi çıkarma fikri bizim için eğlencelik ve ya ‘bizde yapalım’ tarzı özenti işi eylemlerden çok daha ötesine tekabül ediyor. Biz bu kültür sanat dergisini, daha uzun erimli bir kültür sanat çalışmasının ilk adımı olarak algılıyoruz. Öte yandan yine kültür sanat çalışması olarak tariflediğimiz meselenin kendisini ise post-modernist zamanlara inat büyük bir anlatının bir parçası olarak görüyoruz.

Çıkarmaya gücümüz yettiği ölçüde bu dergi sayfalarından sizlere meramımızı anlatmaya çalışacağız. Kuşkusuz anlatacağımız şeyler hayattan anladığımız şeylerin bir yansıması olarak gelişecektir. Fakat bu sözlerimizin en basit şekliyle ‘sanat toplum içindir’ anlayışının bir yansıması olarak kavranmaması gerekmektedir. Aksine bu tip tartışmaları da içine alan sorgulayan, kurcalayan ve yeniden inşa etmeyi amaçlayan bir çalışma yapmayı amaçlamaktayız. Bu dergide asıl amacımız var olan tüketici, her şeyi piyasaya endeksleyen, oluşturulan tüm etik değerleri yok sayan ve tüm değerleri kendine göre yorumlayan, bu yorumlamayı yaparken de toplumu, kollektiviteyi, dayanışmayı ve paylaşmayı yok sayan kültür-sanat anlayışına karşı kendi kolektif, paylaşımcı, dayanışmacı, etik ve alternatif kültür-sanat anlayışımızı ortaya koymaktır.

Dergimize emek verenlerin büyük çoğunun gençlerden oluşması bizim için daha da önemli. Nitekim ülkemiz açısından gençliğin barındırdığı potansiyele bakarsak bu durumun ne kadar önemli olduğunu görürüz. Öncelikle Türk-İslamcı düşünceyle sarılmaya çalışılan, ardından her türlü apolitikleştirme, kültürsüzleştirme ve kimliksizleştirme saldırısına maruz kalan dahası bu argümanların doğrultusundaki ideolojik bir eğitimle eğitilen gençlik bu gün ciddi anlamda soru işaretleri barındırıyor. Öte yandan yine gençlik her dönem içinde barındırdığı dinamizm ve isyan kültürüyle de bu soru işaretlerini bir o kadarda
anlamsızlaştırıyor. Günümüzde ise bizim gibi başka bir dünyayı isteyen gençler için durum biraz daha zor. Yıllarca Türk-İslamcı bir anlayışın cenderesine alınmış, cemaat abla ve ağabeylerinin sözleri belletilmiş bir gençlik için alternatif bir kültür-sanatın anlamı daha da önemli. Ve bu iklim içinde yetişen bizler için bunun yapılması ise daha zorlayıcı. Çünkü insanın düşün  yapısını bulunduğu toplumsal koşullar etkilemektedir. Ve insanların eylemlerini bu toplumsal koşullardan soyutlayamayız.

Bu gün sanat dediğimiz alanın kendisine dair bir çok söz söyleyebiliriz. Küreselleşmeyle beraber ortaya atılan yeni mottolar sanat kavramını da yeniden düzenlemeyi amaçlarken, aslında ana saldırısını da bu kavrama yapmaktadır. Bunun nedeni sanat alanının genellikle gerici-sağ fikirleri ret ederek daima ilerici bir tavır çizmesinden kaynaklandığını söyleye biliriz. Zira sanatın bu baş eğmez tutumu sansür, baskı ve fiili saldırılarla karşı karşıya kalmıştır. Buna rağmen sanat Picasso’nun o ünlü hikayesindeki gibi sürekli karşılık vermiş ve gerçekleri her zaman muktedirlerin yüzüne vurmuştur.

 Hikayeye gelirsek eğer Guernica, İspanya’da küçük bir kasabadır, İspanyol iç savaşı sırasında faşist general Franco’ya karşı tüm ispanya gibi bu küçük kasabada direnişe geçmişti. Direnişi  kırmak isteyen faşist general, Nazilerin yardımıyla sivillerin üzerine bombalar yağdırmıştır. Yüzlerce sivil hayatını kaybetmiş bir o kadarı da yaralanmıştır.  İspanyol hükümeti, Paris'teki 1937 Dünya Fuarı kapsamındaki Modern Hayatta Sanat ve Teknik  sergisinin İspanya'ya ayrılan bölümünde sergilenmek üzere, Pablo Picasso'ya büyük bir duvar resmi sipariş etmiştir. O sırada gerçekleşen hava saldırısından etkilenen Picasso, saldırıdan sonraki 15 gün içinde bu duvar resmini tamamlamıştır. Dünya’nın bir çok yerinde sergilenen resim büyük bir üne kavuşmuştur. Fakat II. Dünya Savaşı sırasında Nazi işgali altındaki Paris'te yaşayan Picasso Gestapo  tarafından sorgulanmıştı. Söylentiye göre bir Nazi subayı, ressamın evinde Guernica'nın fotoğrafını görünce, "Bunu siz mi yaptınız?" diye sordu ve Picasso'dan "Hayır, siz yaptınız." cevabını almıştı. Kültür meselesine değinirsek aslında bu mecrada genel sağ düşün yapısının hakimliği göze batmaktadır. Nitekim kültürün biraz daha hayatın içinde oluştuğunu var sayarsak, gerici-sağ ideolojik hegomanyayı kırmadan bu alanda etkinlik sağlamak zor gibi görünüyor. Yinede kapitalizm tüketim kültürüne karşı dayanışmacı ve paylaşımcı bir alternatif kültür yaratma çabasını da göstermek gerekmektedir.

Bizim bu dergiyi çıkartırken sizlere sunabileceğimiz en  büyük iki iddia dan biri bu alternatif kültür-sanat anlayışı inşa edeceğimiz sözü ise, diğeri de dergiyi hep zamanında çıkaracağımız sözüdür. Kendi yaşam koşullarımızdan ve dünyanın bu gün aldığı halden şunu çıkarsamak bizim gibi iddiaları olan insanlar için gerçekliktir; bu gün sermayedarlara sırtını yaslamadan, muktedirlere dokunarak, her türlü baskıyı, sansürü ve piyasalaştırmayı ret ederek bu dergiyi kesintisiz ve zamanında çıkarmak büyük bir meseledir. Ama yinede biz size bu sözü de verme niyetindeyiz. Tabi tutamazsak sizde kusura bakmayın, nedenlerini anlattığımızı hatırlayın. Şimdilik merhaba…